DUVAR YAZILARIM Fetih Koç
Acılarla yoğrulmuş Dersim insanı, coğrafyası ve kültürü devrimci yazarlar çıkarmaya devam ediyor.
“Bizim topraklarda önce kadınlar uyanır, sonra güneş doğar; çünkü güneşi kadınlar doğurur.”
Gericiliğe baş kaldıran ve isyan ederek devrimci düşünceyi kuşanan kadın devrim doğurur.
Özlem Armen’ın “Duvar Yazıları” adlı ilk kitabı Mara yayıncılıkta çıkarak okuruyla buluştu.
Derleme yazılarından oluşan kitap, tarihsel süreçleri kapsayarak politik analizde kesitler sunmuş yazar tarafından.
Kadınlar Örgütlenip Savaştıkça Özgürleşir
Yazar kitabı dört bölümle ele almış. Birinci bölümü Kadın meselesi üzerinde durmuş. Dersimli bir kadın yazar olarak, Dersimdeki kadının dünü bugünkü durumunu politik analizle bir gerçekliği ortaya koymuş. Geçmiş ile geleceğin diyalektiğini realist bir bakışla sunumlar yaparak aktarmış kitap da. Dersim doğasıyla kadının kutsalığın bağını ustaca yakalamış ve doğa taribatıyla kadın taribatı gerici sistem ve erkek egemen sınıfı tarafında nasıl yıkıma uğradığını dehşet verici bir ön görüyle deşmiş. Bu kitabı özelikle kadınlar okumalı ve okutmalı.
Bu kitap, aynı zamanda yıllardan beri Dersim de ‘kadının durumu çok iyidir ve Dersim de kadın özgürdür‘ diyerek kadınları kandıran erkek ve ‘devrimci erkek‘ zihniyetini de ve bu gerici, kandırmacı tezi param parça ederek boşa çıkarıyor.
Özlem Armen’ın bu eserini okurken devrimci isyan kuşanırsınız. Bu devrimci isyanınızla yaşlı bir kadının yüreğine sığınarak patika kenarlarına hüzünlü sesler düşürerek, Kavalın sesinde dağ başlarında gümbür gümbür yüreğinizin sol yanına vuran bir sevda kuşu gibi illede Devrim diye haykırırsınız.
Yazar Özlem Armen doğa inancın, yani pagan kültürünü taşıyan Dersim kadını bir Ezedi atasözüyle şöyle tanımlıyor “Bizim topraklarda önce kadınlar uyanır, sonra güneş doğar; çünkü güneşi kadınlar doğurur.”
Kısacası kitabın birinci bölümünde, yazar kadın sorunu üzerine çok detaylı durmuş. Ev kadınından 8 Mart’ın süreci ve anlamı, iş yerlerinde ezilen kadından fuhuşa itilen kadınlara, erkek tarafından şidete uğrayan kadından, köle pazarlarında satılan kadınlara ve devlet sistemin kadına biçtiği rol ve gerici sistemi red edip silah kuşanan devrimci kadınları nakış nakış örerek kitaplaştırmış. Bunu yaparkende kadının krtuluş yolunuda devrimci örgütlü yaşamla mümkün olduğunuda tarifi muhteşem. Okunması ve arşivde bulunması gereken bir eser.
Çürümüş Sistemler Er Geç Yıkılacaktır.
Yazar Özlem Armen, ikinci bölümüde Türkyede, Kürdistan ve Ortadoğuda yapılan soykırım ve katliamların tarihçesini kesitler halinde ele almış. Özlem şöyle belirtiyor “ Kırımdan, katliamlardan geçirilmiş bir toplumun üyesi olarak tarihteki haksızlıklara karşı çıkmak kadar onurlu ne olabilir?” Evet her devrimcinin görevi bu değilmi; Yazar, devrimci duruşuyla tarihsel olayları analiz etmiş. Özelikle benliğimizde silinmeyen tarihsel olayları ele alırken şunların altını çizmeden geçemem. Yani yüz yıllık tarihten günümüze kadar uzanan Demirci Kawa ve Newroz, 1937-38 Dersim Soykırımı, Maraş Katliamını, Cizre, Roboski Katliamını, 16 Mart 1988 Halepçe, Hendek süreci, Diarbakır ve Surları, Mardin-Nusaybin’den Notlar ile tarih af etmez diyerek not düşüyor tarihe. Kısacası, ‘Cumhuriyet‘ tarihi katliamlar tarihidir. Yazar, bu bölümde bunu berrak bir şekilde ve yalın bir dille süreci iyi analiz ederek yazmış.
Bu Çelik Aldığı Suyu Unutmayacak
Kitabın üçüncü bölümünde yazarın ideolojik, politik ve siyasal düşünceleri ile dünya görüşünden kesitler sunuyor. Belli ki İ. Kaypakkay’nın programatik görüşlerini kendine rehber ettmiş. İşte esas can alıcı sorun da burda yatmaktadır kitap da. Yazar hiç teredüt etmeden gericiliğe karşı devrimci, komunist duruşunu ve düşüncesi ile 1968 gelişen devrimci hareket ve sonrasında, yani 1971 ve 72 de ideolojik politik ayrışımda İbrahim Kaypakkaya’nın dünü ve günümüzdeki düşüncelerini ve süreçleri bugünki gözlemleriyle ele alarak sunum yapmış. Mutlaka incelenmelidir.
Bu bölümde öncelikle Kaypakkaya’nın devrimci hayatı, mücadele ve programatik görüşlerini kısa ve öz olarak güzel işlemiş yazar tarafından. Bu bölüm özelikle yeni devrimci nesil için okunması ve sorgulanması gereken bir bölüm olarak gördüm. Dil ve aktarım çok iyi. Özelikle siyasal polemiklerin tükendiği dönemden geçerken böyle eserlerin ortaya çıkması ustalık işidir. Devrimci okurlara düşen görevse bu eseri okuyup tartıştırmaktır.
Yazar kitabında tarihe not düşenleri de unutmamış. Yani devrimci mücadelede yaşamını yitirenleri yazmayı bir görev olarak bilmiş. Dolaysıyla tarihe not düşenlerin tarihsel isimlerle halkların belleğine kazılmış Ali Haydar Yıldız, Baba Erdoğan, Mehmet Dermirdağ, Mahir Çayan, Mazlum Doğan, deniz Gezmiş gibi isimlerin işleyerek not düşmüş tarihe. Bu bölüme bağlı olarak da cezaevleri ve siyasi tutsakları da unutmamış. Devrimci mücadelenin geçmişiyle günümüze ve geleceğe aktarma diyalektiğini iyi yakalamış yazar.
Kurtuluş Kendi Ellerimizdedir
Dördüncü ve son bölüm olarak, yazar bu bölümde Türkiye Kuzey Kürdistan’daki güncel olayları analiz etmiş. ‘Barış‘ süreci, 15 Temmuz devletin kendi içindeki kliklerin darbe girişiminden öğrenci yurtlarında yaşanan ihmaller gibi konular işlemiş. Devletin kendi bekası için kuralsız yıkımları ve devlet kurumlarındaki çocuk tecevüzleri ve nedenleriyle analiz etmiş
Yazar, kendi bakışıyla sanat ve sanatçının duruşu ve bakışı ile kendi çocukluk yıllarında Dersim kültürüyle bugünkü kültür arasında bir bağ kurarak siyasal ve kültürel olarak yaşanan yıkımı anlatımı da takdire değer. Dersimli bir gencin yaşam öyküsüyle, Dersim de heykeli dikilen Şeyusene dair motivler ve renkler ile bir zenginlik ve derinlik katmış kitaba.
Kısacası, Duvar Yazılarım adlı eser kadın sornundan, güncel siyasal analizden, yerel kültürden, devrimci duruştan, sanata bakışla bir bütünlük olarak yazar tarafından iyi dokunmuş.
Özlem Armen’ın ilk kitabı olmasına rağmen ve birde bir kadın olarak gerici düzene ve erkek egemen ikidarına karşı böyle bir yapıtla okurla buluşması taktire değer bir isyan olarak görülmeli.
Duvar Yazılarım ile okurla buluşan Özlem Armen güzel ve devrimci bir iş yapmış. Dolaysıyla bu eseriyle taktiri hakederken, kitap da devrimci ve sosyalist kesim tarafında tartışılacak gibi izlenimde veriyor.
Başarılar ve yolun açık olsun sevgili Özlem Armen.
Fetih Koç