18 Haziran 2025 - Çarşamba
  • HAKKIMIZDA
  • AGEB Açıklamaları
  • AGEB Programı
  • Türkçe
    • العربية
    • 简体中文
    • Nederlands
    • English
    • Français
    • Deutsch
    • Italiano
    • كوردی‎
    • Português
    • Русский
    • Español
    • Türkçe
Avrupa Haber
  • Anasayfa
  • AGEB
    • AGEB açıklamaları
    • AGEB Duyuruları
    • Mor Kızıl Kolektif
    • PG/MLM
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Dünya Haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • AGEB
    • AGEB açıklamaları
    • AGEB Duyuruları
    • Mor Kızıl Kolektif
    • PG/MLM
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Dünya Haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim
No Result
View All Result
Avrupa Haber
No Result
View All Result

Türk Hakim Sınıflarının “Bitirdik, Bitiriyoruz” Demagojisi ve Silahlı Mücadelenin Yakıcılığı

27 Ağustos 2018
in Haberler, Seçtiklerimiz
0
SHARES
Facebook`da PaylaşTwitter`da PaylaşWhatsapp`da Paylaş
Egemen sınıfların zor aygıtına karşı zoru zorunlu olarak kullanmak gerektiğini bu devletin gadrine uğrayan tüm kesimlerin bilince çıkarması gerekir. Egemen sınıfların baskı ve katliamları karşısında yürütülecek bütün mücadele biçimleri içerisinde en etkilisi ve esas alınması gerekli olan silahların eleştirel gücünü pratikte daha yaygın, sürekli ve etkin kullanmak gerektiği meselesi bugün halkımızın zapturapt altına alınmaya çalışıldığı faşist diktatörlüğün topyekûn saldırılarının katmerli biçimde yaşandığı bir süreçte daha da acil ve yakıcı bir görevdir.

Türk devletinin ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesi yürüten silahlı güçleri  tarihler vererek “terörü bitirdik”, “teröristler artık dağlarda adım atamayacak” gibi devleti güçlü gösterme propagandaları, komünist öncünün yol göstericiliğinde işçi-köylü kurtuluş ordusu gerillalarını, Kürt Ulusal Hareketi’nin gerilla güçlerine ve devrimcilere yönelik halkın sevgi ve güvenini psikolojik olarak azaltmaya yönelik olan, kendilerinin de inanmadığı boş, demogojik, psikolojik savaş yöntemleri/açıklamalarıdır.

Ülkemiz topraklarında komünist öncünün 12 Eylül 1980 askeri faşist cuntası sürecinden günümüze, Kaypakkaya yoldaşın politik önermelerine ve mücadele biçimleri içinde esas alınması gerekli yönelime uygun olarak, kırda gerilla birlikleri oluşturarak, devlete karşı sürdürdüğü Demokratik Halk Devrimi mücadelesini silahlı temelde yürütmeye başladığı süreçte Tunceli valisi Kenan Güven’in, 1984 sonrası Kürt Ulusal Hareketi’nin silahlı mücadeleye başladığı süreçte bölge valisi Hayri Kozakçıoğlu’nun daha sonraları Çiller, Mehmet Ağar, Saadettin Tantan ve bugün de AKP iktidarına DP üzerinden montaj edilen Mehmet Ağar’ın has adamı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun tarihler vererek “terörü bitirdik” gibi devleti güçlü göstermeye yönelik psikolojik savaş propagandaları çeşitli milliyetlerden halkımızın silahlı mücadeleye olan sempatisini kırmaya ve umudunu karartmaya yöneliktir.

Sınıf savaşında kayıplar verilmesi, mücadele yürütenlerin fiziken faşist devlet güçlerinin azgın saldırıları karşısında savaşarak toprağa düşmesi mücadelenin kaçınılmaz doğasıdır. Devrim kavgası kan ve can verilmeden kazanılacak bir kavga değildir.

TC’NİN SİSTEMLİ OLARAK YURTSEVER DEVRİMCİLERE VE KOMÜNİSTLERE YÖNELİK

“TERÖRİST” PROPAGANDASI

Önceli Osmanlı’da başlayan katliam ve soykırım geleneğinin devamcısı olan Türk devleti ve onun hakim sınıfları kuruluşundan bu yana ezilen halklar ve milliyetler üzerinde kanlı baskı , zulüm ve katliamlarını sistematik biçimde sürdürmektedir. Devletin faşist zulmüne karşı koyanlar, direnenler hep devlet, hükümet sözcüleri tarafından ve burjuva-gerici boyalı medya tarafından “eşkıya”, “şaki”  “çete”, “Ermeni”, “Rum”, “Yunan“, “moskof”, “bölücü”, “komünist” ve son dönemin moda söylemiyle “terörist” olarak yaftalanmaktadır.

Türk hakim sınıflarının tüm klikleri, ulusalcı faşist parti ve odaklar: “vatanın bölünmezliği”, “tek vatan”, “tek bayrak”, “tek dil” gibi ırkçı gerici-faşist söylemler üzerinden “teröre” karşı birlik çağrılarını her dönem “beka sorunu” olarak görüp, ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelelerine karşı  birleşmektedirler. Kürt Ulusal Hareketi’nin milli baskıya karşı geliştirdiği haklı direniş karşısında da “bölücülüğe karşı milli mutabakat” oluşturmaktadırlar. Yine Türk egemen sınıflarının her renk ve tondan siyasi temsilcileri, sivil toplum örgütleri olarak adlandırılan sarı sendika ve meslek örgütlerinin çoğu da devletin bekası için aynı paralele de demagojik söylemlerle ulusal ve sınıfsal temelde gelişen demokratik ve devrimci mücadeleleri “terör” olarak lanse etmektedirler.

Roboski, Sur ,Cizre, Nusaybin’de Kürt ulusuna yönelik devlet terörünü görmezden gelinemeyeceği gibi; Suruç’ta, Amed’de, Ankara’da insanların devletin kontrolü altında DAİŞ’çilere patlattırılan bombalarla katledilmeleri tarihsel belleklere kazınmış olan devlet terörünün en açık kanıtlarındandır.

Hakim sınıfların halk sınıf ve katmanları üzerindeki baskı aygıtı olan devletin kolluk güçleri yani polisi, jandarması, askeri, kontr-gerillası, JİTEM’i, MİT’i, PÖH’ü, JÖH’ün yanında paramiliter güçlerle halka ve devrimci-komünist dinamiklere yönelik saldırganlığının hat safhada sürdürüldüğü bu süreçte “terörü bitirdik/bitiriyoruz“ söylemlerini hemen her gün temcit pilavı gibi medya ve basın yoluyla propaganda ederek, geniş yığınları bu propagandaya inandırma gayreti sürmektedir.

Savaşta insan unsuru aslolandır. Teknik ve teçhizat üstünlüğü, modern silahlar, insansız hava araçları, tanklar, toplar “rambo” giyimli özel harekat güçlerinin bertaraf edilebilmesi mümkün ve olanaklıdır. Halkın devrimci kuvvetlerinin stratejik üstünlüğü bilince çıkarıldığında, askeri olarak kararlı ve yaratıcı taktikler uygulandığında düşman güçlerin taktik üstünlüğü boşa çıkartılabilir.

Dünyada devrim mücadeleleri tarihinde bunun çok bilinen örneklerinden birisi Vietnam’dır. Vietnam’da Amerikan işgalci güçlerine karşı, Vietnam halkının ve devrimci kuvvetlerinin yaratıcılığı, 250 km’yi aşan yer altı tünelleri, düşman güçleri yanıltmak için, gidilen yönleri şaşırtmak için giyilen ters terlikler, sıkça hazırlanan basit bubi tuzakları, kazılan çukurlar, ormanlarda ağaçlara hazırlanan tahrip edici tuzaklar gibi yaratıcı yöntemlerle Amerikan güçleri yenilgiye uğratılmıştır.

Ülkemiz coğrafyasında dağları mesken edinenlerin can bedeli sürdürdükleri mücadele de Türk ordusunun harekat kabiliyetini zayıflatacak, gerilla alanlarına rahatça girip çıkamayacakları ortamların oluşturulmasıyla beklemedikleri yerde ve anda hazırlıksız yakalamakla “güçlü“ imajları yerle bir edilebilir. 40 yıllık devrimci mücadele deneyimlerinin sentezlenerek, yaratıcı ve yoğunlaşmış pratiklerle halkımız üzerinde estirilen devlet terörünün dozu düşürtülebilir. Hesap sorucu ve yapanın yanına kalmayacağı bilinci, düzenden umudunu kesen geniş yığınların devrimci kuvvetlere güvenini ve desteğini artırır, katılımını hızlandırır. Korun üzerindeki külleri üfleyerek, ateşi harlamak sürecin en önemli ertelenemez görevidir.

Bugün Türk devletinin sistem krizini aşmak için yeni yol ve çareler aradığı bir süreçte, 16 yılı aşkın bir zamandır iktidarda kalmak için her yolu ve entrikayı deneyen AKP iktidarının, tüm baskı yöntemleriyle devlet şiddeti uygulamalarını yaşayan halkın, son 24 Haziran seçimleri sonrası bir kez daha gördükleri üzere, Türk egemenlerinin sisteminin krizini derinleştirecek, mücadele biçimleri içerisinde devrimci olanı, yıkıcı olanı kaçınılmaz olarak uygulamaya yönelmek, devrimci enerjiyi ve potansiyeli doğru hedeflere yönlendirmek bir zorunluluktur.

MÜCADELE BİÇİMLERİ TERCİH Mİ? KAÇINILMAZLIK MI?

Marksist-Leninist-Maoist’ler hiçbir mücadele biçimini icat etmedikleri gibi ilkesel olarak hiçbirini reddetmezler. Esas olanla tali olanı ayırt eder ve esas olana göre konumlanırlar. Tarihsel-sosyal mücadelelerde ortaya çıkan biçimler her ülkenin somut koşulları özgülünde uygun ve yaratıcı biçimde uygulama alanı bulur. Siyasal hedeflerle; devrim ve sosyalizm hedefiyle yürütülen veya bağımsızlığı-özgürlüğü hedefleyen mücadeleler, meşru ve haklıdır. Silahlı mücadele yürütülmesi, mücadelenin özünün haklılığını, meşruluğunu değiştirmez ve silahlı mücadelenin terörizm olduğu anlamına gelmez.

Köklü antagonizma içeren siyasal sorunların çözümü  için şiddet çoğunlukla kaçınılmaz olur.

Zor zor ile alt edilir. Ülkemizde devletin faşist niteliği ve halka karşı aldığı tutum ve tarihi geçmişi hesaba katıldığında esas mücadele biçiminin zor yolu olacağı ve silahların eleştirel gücü olmaksızın başarılar elde edilemeyeceği, işçi, emekçilerin ve çeşitli milliyetlerden halkın kazanımlarının korunamayacağı yaşanan bunca tecrübeden sonra sabittir. Başkan Mao’nun sözleriyle; “Bir halkın ordusu yoksa hiçbir şeyi yoktur.” Yasal mücadele alanlarındaki kazanımları korumanın ve devrime ilerlemenin yegane garantisi Proletarya Partisi önderliğinde halka dayanan halk kuvvetlerinden teşekkül edecek Halk Ordusu’nun inşası için Halk Savaşını büyütmek ve tali işler yerine esasa yoğunlaşmak başarıya gidecek yolun pusulasıdır.

Devletin ve düzenin barışçıl mücadele biçimleri, parlamento, seçimler gibi yol ve yöntemlerle değiştirilebileceğine yönelik ham hayal besleyen, bu yolu halka kurtuluş gibi gösterenler, halkın düzene karşı biriken öfkesini düzenin iyileştirmeciliği yolunda heba edenler, iflah olmaz reformist, liberal, sınıf uzlaşmacısı oportünist ve revizyonistlerdir.

MLM hareket, devlete karşı sürdürdüğü mücadele yanında, her türden anti MLM, revizyonist-reformist akımlara karşıda kararlı bir ideolojik mücadele sürdürmeyi asla ihmal etmemelidir.

Kaynak ; http://www.yenidemokrasi1.net/turk-hakim-siniflarinin-bitirdik-bitiriyoruz-demagojisi-ve-silahli-mucadelenin-yakiciligi.html
Tags: gerillaişçi-köylü kurtuluş ordusuSınıf savaşıTürk devleti
ShareTweetSend
Previous Post

Halk savaşcıları Innsbruck’ta anıldı

Next Post

Cumartesi Anneleri İHD’de Basın açıklaması yaptı.

Next Post

Cumartesi Anneleri İHD'de Basın açıklaması yaptı.

  • AGEB: Yunanistan Gündemi – Ekim 2024
  • İsviçre’de Gençliğin Durumu?
  • AGEB: Almanya Gündemi Şubat 2024
  • AGEB Siyasi Perspektif Yazısı – Şubat 2024

AGEB PROGRAMI

AGEB PROGRAMI

PROGRAMI OKUMAK VE İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

DUYURULAR

AGEB Duyuruları

BASAVARAJ VE 27 HALK SAVAŞÇISI ÖLÜMSÜZDÜR!

HİNDİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ (MAOİST) GENEL SEKRETERİ BASAVARAJ VE 27 HALK SAVAŞÇISI ÖLÜMSÜZDÜR! Hint gerici-faşist devleti Hindistan’da HKP(Maoist) öncülüğünde sürdürülen devrimci ...

29 Mayıs 2025
Duyurular

“İSTANBUL TKIS BLİNDS PERDE” İŞÇİLERİYLE DAYANIŞMAYI BÜYÜTELİM!

Hollanda merkezli HUNTER DOUGLOS firması 30 Ekim 2024 tarihinden bu yana İstanbul’da bulunan TKIS BLİNDS Perde işçilerinin, başta sendikal hak ...

1 Mart 2025
Duyurular

İSVİÇRE’DE AGEB PANELİNE ÇAĞRI

AGEB Basel'de 16 Mart 2025 tarihinde "Emperyalist Savaşlar, Hapishaneler, Göç ve Şovenizm" konulu Panel gerçekleştirecek. Emperyalist Kapitalizmin dünyada barbarlığını artan boyutta sürdürdüğü, ...

1 Mart 2025
AGEB

AGEB 3. KOLEKTİF TATİL KAMPI’NDA BULUŞALIM!

Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği (AGEB) olarak bu yıl 3. Kolektif Tatil Kampımızı 21 Temmuz- 06 Ağustos 2025 tarihleri arasında Yunanistan/Nafplio ...

23 Ocak 2025
AGEB Duyuruları

AGEB ve ADHK Panelleri

Emperyalist savaş kıskacında; Ortadoğu’da gelişmeler ve Türk Devletinin çıkmazı! Emperyalist-kapitalistlerin dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçilere yönelik artan saldırıları ...

4 Aralık 2024
Duyurular

1 Mayıs’ta Alanlara!

1 MAYIS’TA HAKLARIMIZI SAVUNALIM, EMPERYALİST YAĞMAYA KARŞI DURALIM! Uluslararası işçi sınıfının ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 ...

25 Nisan 2024
AGEB Duyuruları

İTİF 28. Kongresine davet

AGEB bileşeni olan İsviçre Türkiyeli İşçiler Federasyonu (İTİF), 28. Kongresini “Derinleş̧en çeliş̧kilere, yoğunlaşan baskı ve saldırılara karşı örgü̈tlenelim, mü̈cadele edelim!” ...

29 Mart 2024
AGEB Duyuruları

AGEB 2. Kolektif Tatil Kampında Buluşalım!

Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği (AGEB) olarak bu yıl düzenleyeceğimiz 2. Kolektif Tatil Kampımızı 20 Temmuz- 06 Auğustos 2024 tarihleri arasında, ...

15 Mart 2024
Duyurular

AGEB 5. Yıl Etkinliği

Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği ( AGEB ) kuruluşunun 5. yılı nedeniyle 2 Mart Cumartesi günü İsviçre’nin Zürih kentinde kitleye açık ...

14 Şubat 2024
AGEB

Politik Mültecilere Yönelik Artan Saldırılara Son!

Avusturya’da politik mülteciliğe başvuran Özgür Doğan’a altı yıl sonra red ve iade kararı verildi 2014-2017 yılları arasında Rojava’da IŞID barbarlığına ...

13 Eylül 2023

Avrupa Haber Sosyal Medya

AGEB Sosyal Medya

LİNKLER

  • Yeni Demokrasi
  • Partizan
  • Partizan Medya
  • Partizan Arşiv
  • PŞTA
  • İşçi Köylü Kurtuluşu
  • İbrahim Kaypakkaya
  • Yeni Demokrat Gençlik
  • Yeni Demokrat Kadın
  • Umut Yayımcılık
  • Red Herald
  • Dem Volke Dienen
  • ETHA
  • Fırat Haber Ajansı
  • Gazete Patika
  • Avrupa Demokrat
  • Avrupa Postası
  • Kızıl Bayrak
  • İHD
  • Avrupa Sürgünleri

HAKKIMIZDA

avrupahaber11.org web sayfası AGEB – Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği Resmi sitesidir.

 

ARŞİV

SON EKLENENLER

Emperyalizm destekli Siyonist İsrail’in saldırısına ve savaş kışkırtıcılığına karşı çıkalım!

17 Haziran 2025

Hollanda’da Filistinle kitlesel dayanışma gösterisi!

16 Haziran 2025

Almanya AGEB: Devrimci Avukat Roland Meister’e yönelik polis saldırısını kınıyoruz!

15 Haziran 2025

FACEBOOK’TA TAKİP EDİN

  • Anasayfa
  • AGEB
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Dünya Haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim

© 2024 Avrupa Haber Merkezi

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • AGEB
    • AGEB açıklamaları
    • AGEB Duyuruları
    • Mor Kızıl Kolektif
    • PG/MLM
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Avrupa Gündemi
  • Dünya haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim

© 2024 Avrupa Haber Merkezi