19 Haziran 2025 - Perşembe
  • HAKKIMIZDA
  • AGEB Açıklamaları
  • AGEB Programı
  • Türkçe
    • العربية
    • 简体中文
    • Nederlands
    • English
    • Français
    • Deutsch
    • Italiano
    • كوردی‎
    • Português
    • Русский
    • Español
    • Türkçe
Avrupa Haber
  • Anasayfa
  • AGEB
    • AGEB açıklamaları
    • AGEB Duyuruları
    • Mor Kızıl Kolektif
    • PG/MLM
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Dünya Haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • AGEB
    • AGEB açıklamaları
    • AGEB Duyuruları
    • Mor Kızıl Kolektif
    • PG/MLM
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Dünya Haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim
No Result
View All Result
Avrupa Haber
No Result
View All Result

Sanat ve sanatçı üzerine notlar – Metin Ayçiçek

6 Şubat 2016
in Genel, Seçtiklerimiz
0
SHARES
Facebook`da PaylaşTwitter`da PaylaşWhatsapp`da Paylaş
metin-aycicekÇoğu zaman yeterince anlaşılmamış ideolojik gerekçelerle ters düşme pahasına da olsa, salt siyasete dayanarak “sanatın kendinden devrimciliği” üzerine yapılan coşkulu söylemlerin, aslında içi boş “ajitasyonlardan” ibaret olduğunu düşünmeye başlamıştım gençlik yıllarımda. “Şiir devrimcidir” diyen arkadaşıma, “hayır, şair devrimcidir” diyebilmem için, kendiyle çelişerek sanatı üreten emeği etkisizleştiren ideolojik tanımları aşmam gerekiyordu.
><><><><><><
Sahi, bir tablo nasıl devrimci olabilirdi ki? Salvador Dalli’nin sanatı ile Picasso’nun sanatının yansıttığı algı arasındaki temeldeki farklılık nasıl bir şeydi?
Nazım Hikmet’in yazdığı şey şiir ise, Necip Fazıl’ın yazdığı şeyin adı nedir? İkisi de şiir ise neden benim retoriğimi Nazım şiiri güçlendirebiliyordu da Necip Fazıl şiiri Tayyip Erdoğan’a kalıyordu?
Tiyatro ya da edebiyat ya da müzik ya da bütün sanat türleri neden salt sanat oldukları için illa da ‘devrimci’ olmak zorundadır? Bu mümkün mü?
Tartıştığımız konu gerçekte ‘sanatın ne olduğu’ sorunu değil, ‘ne olması gerektiği’ sorunu idi. Yani, sanatın kendisi sanatçının emek ürünü olduğuna göre, sanattan yansıyan ışığın gerçekte sanatçının yansıtmak istediği ışık olduğu sonucuna ulaşmak kaçınılmazdır.
Bir fotoğraf, ancak objektifi yönlendiren gözün gördüğünü yansıtır.
><><><><><><
Sanat var olanın tekrarı ile yetinemez; bu durumda giderek yok olur. Bu nedenle kendini sürekli olarak yenilemek zorundadır. İşte sanatçının geleceğe ilişkin öngörülerinin önemi burada ortaya çıkar. Değişimin yönünü doğru yakalayan bir sanatçı, sanatın estetik gücüyle yarattığı duygunun da etkisiyle geleceğin kurgulanması ve kurulması çabalarında etkin olabilir.
Ama anlaşıldığı gibi, burada “sanatın geleceği öngörebilme gücü”, gerçekte sanatçının yeteneklerinden ve birikimlerinden başka bir şey değildir. Bu anlamda sanat, sanatçının umut ettiği bir geleceğin kurgulanmasında elbette etkin rol oynar. Ne var ki, bunun için sanatçının, dünyayı algılama biçiminde taraf olsa da, dünyayı yansıtma eyleminde bütünüyle özgür olabilmesi ön koşuldur.
Ne varki günümüz dünyasında egemen olan sistem, sanatı bir meta haline getirmiştir. Ne yasalarında, ne günlük yaşam olanaklarıyla, kendi çizdiği sınırlar dışına çıkabilecek bir sanat anlayışına ya da sanatçıya bu özgürlüğü hiçbir zaman vermez. Ve bu nedenle toplumsal ilişkilerin sanat yoluyla eleştirilebilmesi amacıyla sanatın kullanılabilmesi, sanatçının sistem içi ilişkileri reddederek sanatını yani kendini özgürleştirmesiyle mümkün olabilir. Sanatın büyük eleştirel gücü, onu engelleyen bütün ilişkilerin reddi ile yani kendi zincirlerini kırması yolluyla sergilenebilir.
><><><><><><
Kısaca söyleyecek olursak, sanat ürünleri bir insan etkinliği olarak ortaya çıkar. Ve bu bağlamda insanla insanı ve insanla doğayı geçmiş, gün ve gelecek içerisinde tanımlayan toplumsal ilişkilerin ürünüdür. Toplumsal ilişkiler üst yapı kurumlarından biri olarak toplumsal alt yapı üzerinde var olurlar ama “ideolojik üstyapılar içinde ekonomik öğenin etkisini en dolaylı ve karmaşık yolla duyanlar estetik üstyapılardır.” (Plehanov-Freville. Sosyalist Gözle Sanat ve Toplum.)
Sanat, sanatçının saptadığı toplumsal gerçekliği, onun kendi ideolojik-kültürel-siyasal merceğinden geçirerek, estetik duygularıyla kendine özgü imgeler halinde biçimlendirip yansıttığı bir insan üretimidir. Özetlersek: sanat, sanatçının dünyayı kendi felsefî anlayışı içinden kavrayaşını, estetik bir dille (renk, nota, biçim, dil vb.) yeniden var edip sergilemesi etkinliğidir.
Ama biliyoruz ki her şey kaçınılmaz olarak sürekli bir değişim halindedir. Süreç içerisinde toplumsal ilişkileri belirleyen alt yapı koşulları da tamamen değişir. Yeni alt yapı, kaçınılmaz olarak kendine uygun üst yapı kurumlarını da oluşturur İşte alt yapı koşullarına uygun olarak yeniden biçimlenen üst yapı kurumlarıyla birlikte, insanların estetik zevkleri ve dolayısıyla sanatçıların eserleri de değişecektir.
Toplumda gerçekte ayrıntıda gizli olduğu için ciddi analizlere gereksinim duyulan gelecek öngörüleri, özellikle sanatçılar tarafından yakalanabilir. Sanatçının, bir nehirde herkesin rahatça görebildiği yüzey hareketlerini değil de, derinde oluşan güçlü akıntıyı görerek onları yansıtması beklenir. Toplumda günlük yaşam içerisinde küçük küçük değişikliklerle gerçekleşen değişim süreci ancak ciddi gözlemlerle yakalanabilir.
İşte ayrıntıyı gözlemleyen göz, yani sanatçı, eğer yeterince analiz gücüne de sahipse geleceğe ilişkin de gelişimin yönüne yönelik bir şeyler söyleyebilen bir bilge oluverir. İşte bu dönüşüm anlarında sanatçının yeteneği, yumurtanın içinden çıkacak şeyi bire bir tanımlayamasa da, yumurtanın içindeki canlı hareketin iç çatışmalarını; yumurtanın içinde sakladığı gelecek sırlarını saptayabilen kişidir. Bu noktada sanatçının görevi, “birlikte yaşadığı insanlara olayların gerçek anlamını açıklamak, toplumsal ve tarihsel gelişmenin gerekliliğini ve kurallarını anlatmak, insanla doğa ve insanla toplum arasındaki temel ilişkiler sorununu çözümlemek” biçiminde beliriyor.
Cemil Ergün, “Picasso’nun Avignonlu Kadınlar resminden önceki her resim pencereden görülmüş bir manzara gibidir. Çünkü hem biçim hem de öz olarak resim dili tümden ve ilk kez Avignon’lu Kadınlarla değişmiştir. Avignon’lu Kadınlar resmindeki kadın imgesine yüklenen anlam, fahişelerin varoluşsal nedenlerin anlamsızlığı ve ruhsal çöküşlerinin, ‘şey’leşmelerinin sarsıcı bir yansımasıdır” diye anlatır. Bir sanatçının bir genelev gözleminden yola çıkarak bir toplumsal çöküşü, insanın şeyleştirilmesini böylesine vurgulu olarak sergileyebilmesi… Anlatmak istediğimiz bu olsa gerek.
><><><><><><
Achero Mañas’ın Noviembre (Kasım) adlı filminin finalinde “sanatın dünyayı değiştirebileceğine” dair umudunu koruyan Alfredo Baeza ünlü tiradını gerçekleştirir: “Günümüzde sanat ve tiyatro gerçekten kokuşmuş bir halde” diyerek kapitalist sistem içerisindeki sanatın durumunu özetler Alfredo. Sanat dahil her şeyi metalaştıran bu sistem, geleceğe ilişkin kaygılarımızın da temelini oluşturur. Alfredo, sanatın da bu gidişin yönünün değiştirilmesinde rol alması gerektiğini söyler. Bu gerçekleştirilebilir, yeter ki sanatçı hiçbir korkuya teslim olmadan kendini özgürleştirebilsin.
Özgür olmak, kişiyi düzene ya da her hangi bir uzantısına bağlayan zincirlere sahip olmamak demektir.
Örneğin milliyetçi bir sanatçının halklar gerçeğini eşitlikçi ve çoğulcu bir yaklaşımla yakalayabilmesi mümkün değildir. Ulusçuluk onun zihninin engelidir ve zihninin üretimini doğrudan etkiler. Ulus paradigması etrafında biçimlenir sanat dahil insan emeğinin bütün ürünleri. Ancak bu hastalıklı engel tüketilerek “sanat, evrensel olabilir; sınırsız, her türlü dinden ve ırktan bağımsız” olabilir. Örneğin cinsiyetçilikten arınmış bir sanat “erkek ve kadının ruhuna erişebilir” diyor Alfredo. Bu koşullarda, “sanat, insanlara yaşadıklarını hissettirebilir” diyor ve son noktayı koyuyor:
“Sanat, bir silah olabilir, ama bir dekor asla! Yani sanat, geleceği içinde barındıran bir silahtır!”
KAHVERENKLİ Sanat Dergisi. Şubat 2016.
Tags: Sanat ve sanatçı üzerine notlar
ShareTweetSend
Previous Post

Cenevre görüşmeleri: TC’nin baki kalan Kürt düşmanlığı

Next Post

Kadınlar haykırdı: “Biji Berxwedana Surê”

Next Post

Kadınlar haykırdı: “Biji Berxwedana Surê”

  • AGEB: Yunanistan Gündemi – Ekim 2024
  • İsviçre’de Gençliğin Durumu?
  • AGEB: Almanya Gündemi Şubat 2024
  • AGEB Siyasi Perspektif Yazısı – Şubat 2024

AGEB PROGRAMI

AGEB PROGRAMI

PROGRAMI OKUMAK VE İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

DUYURULAR

AGEB Duyuruları

BASAVARAJ VE 27 HALK SAVAŞÇISI ÖLÜMSÜZDÜR!

HİNDİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ (MAOİST) GENEL SEKRETERİ BASAVARAJ VE 27 HALK SAVAŞÇISI ÖLÜMSÜZDÜR! Hint gerici-faşist devleti Hindistan’da HKP(Maoist) öncülüğünde sürdürülen devrimci ...

29 Mayıs 2025
Duyurular

“İSTANBUL TKIS BLİNDS PERDE” İŞÇİLERİYLE DAYANIŞMAYI BÜYÜTELİM!

Hollanda merkezli HUNTER DOUGLOS firması 30 Ekim 2024 tarihinden bu yana İstanbul’da bulunan TKIS BLİNDS Perde işçilerinin, başta sendikal hak ...

1 Mart 2025
Duyurular

İSVİÇRE’DE AGEB PANELİNE ÇAĞRI

AGEB Basel'de 16 Mart 2025 tarihinde "Emperyalist Savaşlar, Hapishaneler, Göç ve Şovenizm" konulu Panel gerçekleştirecek. Emperyalist Kapitalizmin dünyada barbarlığını artan boyutta sürdürdüğü, ...

1 Mart 2025
AGEB

AGEB 3. KOLEKTİF TATİL KAMPI’NDA BULUŞALIM!

Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği (AGEB) olarak bu yıl 3. Kolektif Tatil Kampımızı 21 Temmuz- 06 Ağustos 2025 tarihleri arasında Yunanistan/Nafplio ...

23 Ocak 2025
AGEB Duyuruları

AGEB ve ADHK Panelleri

Emperyalist savaş kıskacında; Ortadoğu’da gelişmeler ve Türk Devletinin çıkmazı! Emperyalist-kapitalistlerin dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçilere yönelik artan saldırıları ...

4 Aralık 2024
Duyurular

1 Mayıs’ta Alanlara!

1 MAYIS’TA HAKLARIMIZI SAVUNALIM, EMPERYALİST YAĞMAYA KARŞI DURALIM! Uluslararası işçi sınıfının ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 ...

25 Nisan 2024
AGEB Duyuruları

İTİF 28. Kongresine davet

AGEB bileşeni olan İsviçre Türkiyeli İşçiler Federasyonu (İTİF), 28. Kongresini “Derinleş̧en çeliş̧kilere, yoğunlaşan baskı ve saldırılara karşı örgü̈tlenelim, mü̈cadele edelim!” ...

29 Mart 2024
AGEB Duyuruları

AGEB 2. Kolektif Tatil Kampında Buluşalım!

Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği (AGEB) olarak bu yıl düzenleyeceğimiz 2. Kolektif Tatil Kampımızı 20 Temmuz- 06 Auğustos 2024 tarihleri arasında, ...

15 Mart 2024
Duyurular

AGEB 5. Yıl Etkinliği

Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği ( AGEB ) kuruluşunun 5. yılı nedeniyle 2 Mart Cumartesi günü İsviçre’nin Zürih kentinde kitleye açık ...

14 Şubat 2024
AGEB

Politik Mültecilere Yönelik Artan Saldırılara Son!

Avusturya’da politik mülteciliğe başvuran Özgür Doğan’a altı yıl sonra red ve iade kararı verildi 2014-2017 yılları arasında Rojava’da IŞID barbarlığına ...

13 Eylül 2023

Avrupa Haber Sosyal Medya

AGEB Sosyal Medya

LİNKLER

  • Yeni Demokrasi
  • Partizan
  • Partizan Medya
  • Partizan Arşiv
  • PŞTA
  • İşçi Köylü Kurtuluşu
  • İbrahim Kaypakkaya
  • Yeni Demokrat Gençlik
  • Yeni Demokrat Kadın
  • Umut Yayımcılık
  • Red Herald
  • Dem Volke Dienen
  • ETHA
  • Fırat Haber Ajansı
  • Gazete Patika
  • Avrupa Demokrat
  • Avrupa Postası
  • Kızıl Bayrak
  • İHD
  • Avrupa Sürgünleri

HAKKIMIZDA

avrupahaber11.org web sayfası AGEB – Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği Resmi sitesidir.

 

ARŞİV

SON EKLENENLER

İsviçre: BEKSAM’a yönelik yapılan saldırı kınandı

19 Haziran 2025

Emperyalizm destekli Siyonist İsrail’in saldırısına ve savaş kışkırtıcılığına karşı çıkalım!

17 Haziran 2025

Hollanda’da Filistinle kitlesel dayanışma gösterisi!

16 Haziran 2025

FACEBOOK’TA TAKİP EDİN

  • Anasayfa
  • AGEB
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Dünya Haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim

© 2024 Avrupa Haber Merkezi

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • AGEB
    • AGEB açıklamaları
    • AGEB Duyuruları
    • Mor Kızıl Kolektif
    • PG/MLM
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Avrupa Gündemi
  • Dünya haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim

© 2024 Avrupa Haber Merkezi