6-7 Eylül olaylarını ve diğer kanlı olayları tam olarak anlamak için 1952′ de Amerika tarafından verilen destekle NATO’ nun örtülü harekat konseptine dayanarak kurulmuş olan ÖHD’ ni iyi tanımak gerekir.Bütün kirli ve kanlı olayların ( 1952 sonrası) arkasında bu örgüt veya bunun bileşenleri vardır. Bakın bu konuda ÖHD Başkanlığı da yapmış olan Em.Org. Sabri Yirmibeşoğlu gazeteci Fatih Güllapoğlu’na 1991 Haziran ayında neler söylemiş: Önce ÖHD’ nin Kıbrıs’ ta yaptığı çalışmaları anlatır ve sonra sözü birden 6-7 Eylül olaylarına getirir ve şunları söyler: “Sonra 6-7 Eylül olaylarını ele al. Pardon paşam anlamadım, 6-7 Eylül olayları mı? Tabii. 6-7 Eylül’ de, bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı. Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi? E, evet Paşam! ” Bu konuşma herşeyi anlatmaya yetiyor.Yani Maraş’ ı, Sivas’ ı, Çorum’ u, Malatya olaylarını vb. Peki 6-7 Eylül 1955 günü ne oldu? 6 Eylül günü Selanik’ te Atatürk’ ün evine bomba atıldığına dair bir haberin ” EKSPRES” gazetesinde yayınlanması üzerine İstanbul’ da Beyoğlu, Şişli , Galata, Harbiye başta olmak üzere özellikle Rumların evlerine işyerlerine kiliselerine okullarına mezarlıklarına büyük bir saldırı ve yağma eylemi başlatıldı.
İki gün devam eden olayların arkasından resmi rakamlara göre 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 Kilise, 26 Okul ve mezarlıklar tahrip edildi.
Olaylarda 11 kişi ölmüş, 300 e yakın kişide yaralanmıştı. Olayların arkasından binlerce Rum
Türkiye’ den göç etmişti. Olaydan sonra İstanbul, Ankara, İzmir de sıkıyönetim ilan edilir ve olayların sorumlusu olarak bir komünist avı başlatılır. 10 EYLÜL 1955 Günü İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Korgeneral
NURETTİN AKNOZ, Harbiye’ de bir basın toplantısı yaparak şu yasakları koyduğunu bildirir: “Hükümeti eleştirmek yasaktır.
Sıkıyönetimin çalışmalarıyla ilgili haberler yasaktır. NATO Devletleriyle ilgili haberler yasaktır. Darlık, kıtlık, yokluk haberleri yazılmayacaktır. 6 EYLÜL olaylarını komünistlerden başkalarının yaptığı yolunda yazı ve yorumlar yasaktır. 6 EYLÜL olaylarıyla ilgili haber ve resimler yasaktır. Kıbrıs’ taki olaylarla ilgili haber vermek, resim basmak yasaktır.” O günden bugüne değişen bir şey yok. ( Hüseyin Avni Dedekargınoğlu )
1955’in yaz döneminde, Kıbrıs’taki gerginlikleri takiben özellikle Hürriyet gazetesinde İstanbul’da yerleşik Rumlara karşı bir kışkırtma kampanyası başlatılmıştı. Yapılan haberlerde Patrikhane’deki din adamlarının Kıbrıs’taki Rum bağımsızlık mücadelesi için para topladıkları iddia ediliyor, insanlar kışkırtılıyordu. Diğer yandan Kıbrıs Türktür Cemiyeti (KTC) de kamuoyunda Kıbrıs konusundaki hassasiyeti arttırmak için yoğun çaba içindeydi. Buna şimdilerde AKP’nin kadrolarını oluşturan Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) ve Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) gibi öğrenci örgütleri de destek veriyordu.
Bir yalan haberle linç ve yağma başladı
Tarihler 6 Eylül 1955’i gösterdiğinde; İstanbul’daki başta Rumlar olmak üzere gayrimüslimler bir yalan haberle hedef haline getiriliyordu. Yapılan haberde Selanik’teki Atatürk’ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı yazılıyordu. Bu haberle galeyana gelen kitleler ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi gayrimüslimlere ait ev ve işyerlerini yakıp yıkmaya başladı.
Fakat işin içinde bir şeyler vardı. Örneğin Menderes hükûmetine yakın İstanbul Ekspres gazetesinin daha olay gerçekleşmeden iki saat önce, “Ata’mızın evi bombalandı” manşetiyle ikinci baskısını yaptığı yıllar sonra ortaya çıkacaktı. Tirajı 20 bin civarında olan bu küçük gazete 6 Eylül’de ise tam tamına 290 bin basılıyordu.
Kıbrıs Türktür Cemiyeti’nin öncülüğünde gençlik örgütleri, meslek kuruluşları, DP parti teşkilatı, çevre ilçeler ve Beyoğlu’ndaki yerel insanlar ve İstanbul’a dışarıdan getirilmiş olan kitleler 6 Eylül akşamı Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yağma ve yıkımı gerçekleştirirken, bu toprakların yaşadığı en büyük utançlardan birinin de altına kirli imzalarını atıyorlardı.
Kiliseler yakıldı
Resmi kaynaklara göre 4 bin 214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul tahrip edildi. Tabii bunlar resmi rakamlar sadece. Kiliselere saldırıldı, içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diğer kutsal eşyalara zarar verildi. 73 Rum Ortodoks kilisesi ateşe verildi. Olaylarda 11 kişi hayatını kaybetti. Helsinki Watch örgütünün bir raporuna göre ise ölenlerin sayısı 15 olarak kayıtlara geçiyordu.
Olaylar üstelik sadece Beyoğlu’nda gerçekleşmiyordu. Rumların yoğun olarak yaşadığı semtler; Beyoğlu, Kurtuluş, Şişli, Nişantaşı, Eminönü, Fatih, Balat , Eyüp, Bakırköy, Yeşilköy, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Moda, Kadıköy, Kuzguncuk, Çengelköy de bu vandallıktan ve ırkçılıktan nasibini alıyordu. Tahrip edilen işyerlerinin sadece yüzde 59’u Rumlara aitken, kalan yüzde 17’sinin Ermenilere, yüzde 12’sinin Yahudilere ait olması ise olayın ırkçı boyutunu gözler önüne seriyordu. ( birgün)