Özgürlükçü Hukukçular Derneği üyesi avukatların tutuklanmasına dair tepkiler sürüyor. İnsan Hakları Derneği’nin İstanbul Şubesinde yapılan bir açıklamayla tepki gösterilen tutuklamaların hukuksuz ve siyasi olduğu belirtildi.
İHD İstanbul Şube Başkanı Zeynep Ceren Öztoprak, aynı zamanda dernekte çalışan Avukat Hüseyin Boğatekin’le ilgili olarak 2012 yılından itibaren haklarında bir takip olduğu, telefon dinlemeleri de dahil izlendiklerini söylerken, İHD’den Ali Gök, 12 Eylül darbesinden sonra faşizan hukuk uygulamalarına karşı mücadele ile elde edilen kazanımların bir bir kaybedildiğini aktardı. Açıklamada Türkiye İnsan Hakları Vakfı adına katılan Ümit Efe, Hüseyin Boğatekin nezdinde yürütülen manipülatif kampanyayı kınadıklarını ve bu kampanyanın devamı olarak uzun süreden beri Türkiye’de Akp hükümeti ve devlet ile kontrgerilla güçlerinin Kürt illerinde başlattıkları inkar ve imha politikalarının yarattığı düşman hukukunun bu ülkedeki hak ve özgürlüklerin rafa kaldırılması sonucu olan bu operasyonları şaşırtıcı bulmadıklarını, İHD ve TİHV olarak iki önemli hak örgütü olarak bu saldırıları göğüslemeye kararlı olduklarını söyledi.
‘AVUKATLARIN SAVUNMA HAKKI İHLAL EDİLİYOR’
Gözaltına alınan ve tutuklanan avukatların İHD ve ÖHD dahilinde çeşitli çalışmalara katıldıklarını söyleyen Zeynep Ceren Öztoprak, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Derneği’ne yapılmış bir operasyonla gözaltına alınan ve ardından gerçekleştirelen tutuklamalar için, alınan gizlilik kararından dolayı neden tutuklandıklarının bildirilmediğini ancak avukatların İstanbul TEM Şubenin izlendiğini ve ifadelerinde sorulan sorulardan 2012’den beri yapılan teknik takip kapsamında bir soruşturma hazırlandığını dile getirdi. Dinleme ve izleme işlemlerinin ardından 2 yıl sonra önlerine çıkan bir dosyayla önlerine getirilen bu davanın, hukuki olmadığını vurgulayan Öztoprak, kısıtlama verilen bir dosyada aynı zamanda tutuklamaya sevk kararıyla avukatların savunma hakkının ihlal edildiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti; “Bu soruşturmanın içeriğinden bağımsız olarak yapılma dönemi açısından tamamen siyasi saiklerle yapıldığını bu şekilde gözlemlemiş olduk. Birincisi dosyada gizlilik kararı var, aynı zamanda tutuklamaya sevk var, bizler dosyanın içeriğini göremeden müvekkillerimiz hakkında savunma yapmak durumunda kaldık. Ama biz dosyanın içeriğini görmedik. Biz dosyanın içeriğini göremeden nasıl savunma yapacağız? Böyle hem kısıtlılık kararı hem hem de tutuklama kararı, birarada çok ciddi bir hak ihlali, kişi güvenliği, özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı açısından.”
7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının “kamu güvenliğini tesis etme” bahanesiyle güvenlikçi politikaların öne çıkardığını belirten Gök, “Kürdistan’da tamamen hukuka aykırı olan özel güvenlik bölgeleri ve sokağa çıkma yasaklarıyla göstermiş, yaşam hakkı en başta olmak üzere temel hak ve hürriyetler birer birer budanmıştır” dedi.
Çatışmalı sürecin durdurulması ve hukuk devleti normlarının uygulandığı bir idari işleyiş için mücadele eden herkesin terör ve terörist başlıkları altında düşman ilan edildiğini dile getiren Gök, ÖHD, ÇHD ve İHD gibi kuruluşlarda çalışan avukatların da hedef haline getirildiğine dikkat çekti.
İstanbul Sulh Ceza Mahkemesinin tutuklama talebinin dosyada tutuklama için hiçbir delil olmadığını ifade eden Gök, Hüseyin Boğatekin ve ÖHD’li avukatların tutuklama kararlarının hukuksuz olduğunu kaydetti. Savunma hakkının kutsal olduğunu vurgulayan Ali Gök, “Savunma hakkının olmadığı bir ülkede adaletin tecellisi de olmaz” dedi.
