Uzun zamandır süregelen “evet’mi-hayır’mı”kavgası son buluyor. Faşist diktatörlüğün dayattığı “kırk satırmı , kırk katırmı”, ikilemini bugün çözüme kavuşturacak.
Öyle ki,bilimum herkes ,”kurtuluştan “,”tek adam’dan kurtulmadan, demokrasi mücadelesinde nefes borularının açılacağından”,”faşizmin yıkılacağından”,vs vs çok şeyler söyledi. Hatta , iki öneriyi red ederek boykot edenlere ağır ithamlarda bulunuldu. Halklarımıza “umut verildi faşizmden kurtuluş yolumuzun açılacağı” söylendi. Büyük hayeller kuruldu , kurduruldu. Faşist devletin nasıl yönetileceği halklarımıza dayatılarak onaylatılıyor. Faşist devletin Başkanlıklamı, yoksa Cumhurbaşkanlığıylamı yönetilmeli ikilemine esir ediliyor halklarımız. Şimdi demem o ki , faşist devletin idari özü yok sayılmış , yargı , yasama , yürütme nin özü unutulmuş “tek adam giderse , faşizmin devlete hakimiyetini de önlemiş oluruz”, denmektedir. Ee , hadi,”hayır”çıktı diyelim , gerçekten biz neyi onaylamış olacağız ve kime” bizi yönet ” yetkisini vereceğiz. Değişen ne olacak ? Hiçbirşey . Şöyleki , Saddam Hüseyin’in başkanlığımı , Erdoğan’ın Cumhuriyeti mi ! “Evet” çıkarsa faşizmin bugün uygulanan yönetsel biçiminde bir değişiklik olmayacaktır . “Hayır” çıksa da bir değişiklik olmayacaktır . Her ikisininde özü bir ve aynıdır. Hayır cıların kendilerini yasal sınırlar içerisine hapis etmesi , devletin faşizm şeklinin bize dayatıldığını görememesinden kaynaklanıyor.
Bilinmeli ki, her iki halde de faşist diktatörlükle yönetileceğiz , zulüm başımızdan eksik olmayacak. Umarım o “büyük umutlarla” bugünü kurtuluş gösterdiği”(niz )referandum yıkıntıya dönüşmez. Toplumsal yıkıma sebep olmaz .Halkımızın umutlarını onlarca yıl gerilere taşımazsınız.” Umutları gelecek seçimlere taşıyarak”, faşist devletten yeni bir “demokrasi “tökezlemesine düşülmez.
Bugün yapılacak oylama “faşizme karşı demokrasinin oylaması” değildir. Önce şu noktada anlaşalım . Faşist devletin bizi nasıl,hangi biçimde yöneteceğini refarandumla oylatarak kendini dayatarak meşrulaştırmaktır. “Onay sizden , yönetme yürütme , yasama ve yargılama bizden . Ya kabul edersin , ya kabul edersin. ” dayatmasını onaylamaktır. Bunun başka da izahı yoktur. Hangi demokratik hak ve hukuk ve özgürlükler varda korunması için ,”HAYIR” denmektedir. Bizde bunu anlamış değiliz.
Öyle görünüyor ki,her iki halde de faşist diktatörlük ” Tek devlet ,Tek millet , Tek bayrak “nağaralarıyla sömürü , zulüm , işkence , kadın – çocuk katliamları artarak devam edecektir. Kimse rehavete kapılmasın. Önümüzde günlerde bizleri daha ağır , şart ve koşullar bekliyor. Faşizm her herlükârda devrimcileri , komünistleri , demokratları ve ilericileri yok etmeyi , etkisiz kılmayı hedefliyor. Geleceğimizi faşist Türk devleti belirlememeli , buna karşı hayatın her alanında mücadele biçimleri örgütlenmelidir. İşte yeni güne bu kararlılıkla başlamalı , faşizme karşı daha güçlü örgütlenmeliyiz.
Kısacası ; referandumda büyük umutlar taşımamalı , değişen birşey olmayacağı görülmeli , kaderimizi faşizme temsil etmemeliyiz. Faşist Türk devletinin ve onun bütün tekci kurumlarının yıkılması ancak ve ancak, demokratik halk devrimiyle olacağı gerçeğini ezilenlere anlatmalıyız. Bu ısrarımızın savunucusu olarak toplumsal dönüşümde , halkların yeni demokrasisinden yana ilkesel tavır almalıyız. Halkların halk demokrasisini anlatmalı , altarnatif bir halk devrimi ve halk demokrasisini yaşamın her alanında bilince çıkararak geliştirmeliyiz.
Ne yazık ki,içinde bulunduğumuz ağır faşizm koşullarında gündemi biz belirleme güçünden bugün yoksunuz , ama bu yarında böyle olacak anlamına gelmez , gelmemelidir.Yaratılmak istenen korku toplumunu kabul etmeyelim. Geleceğimizi kendi ellerimizle yaratma inanç ve kararlılığına önce sahip olmalıyız. Bu bilimsel dünyanın yaratılmasına inanmakla başlar sömürü sisteminin nihayet bulmasıyla gerçeğe dönüşür.
Yarın gün doğumu sonrası , faşizmin her türlü zulmüne, her iki haldede hazırlıklı olalım . Karamsarlığa düşülmemeli , gerçeğe uygun mücadele biçimleri geliştirilmelidir. Bugün ki, ve gelecekteki yönetimin öz itibarıyla arasında bir fark yoktur , olmayacakta. Bazı nüans farklılıklar bir şey değiştirmez. Değişen tek şey, “kırk katırmı , kırk satırmı “olacaktır.
Gün boykot mu, hayır mı, evet mi, günü değil . Aksine , yeni güne daha kararlı , daha ısrarlı mücadele etme , dostlarımızı , düşmanlarımızı iyi okuma olmalı , netleşmeliyiz. Reforizmin , Parlamenterizmin bizi kurtaramayacağını, köklü devrimci değişim ve dönüşümlerle halkların zulümden kurtulacağını bilince çıkarmalı , hiçbir mücadele biçimi , yolu , şekli red edilmemelidir. Politika üretmede esnek , yaratıcı , müdahaleci olmalı, güne müdahale etmeliyiz. Ki , devrimi yaratma yolunun nefes boruları açılsın . İlkelerimiz doğru zeminler üzerinde yükselerek faşizmi , feodalizmi, emperyalizmi yerle bir edebilsin. Gelecek güzel günler insanlığın , ezilenlerin , mazlum halkların olsun.
HİNDİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ (MAOİST) GENEL SEKRETERİ BASAVARAJ VE 27 HALK SAVAŞÇISI ÖLÜMSÜZDÜR! Hint gerici-faşist devleti Hindistan’da HKP(Maoist) öncülüğünde sürdürülen devrimci ...
AGEB Basel'de 16 Mart 2025 tarihinde "Emperyalist Savaşlar, Hapishaneler, Göç ve Şovenizm" konulu Panel gerçekleştirecek. Emperyalist Kapitalizmin dünyada barbarlığını artan boyutta sürdürdüğü, ...
Emperyalist savaş kıskacında; Ortadoğu’da gelişmeler ve Türk Devletinin çıkmazı! Emperyalist-kapitalistlerin dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçilere yönelik artan saldırıları ...
1 MAYIS’TA HAKLARIMIZI SAVUNALIM, EMPERYALİST YAĞMAYA KARŞI DURALIM! Uluslararası işçi sınıfının ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 ...
AGEB bileşeni olan İsviçre Türkiyeli İşçiler Federasyonu (İTİF), 28. Kongresini “Derinleş̧en çeliş̧kilere, yoğunlaşan baskı ve saldırılara karşı örgü̈tlenelim, mü̈cadele edelim!” ...
Avusturya’da politik mülteciliğe başvuran Özgür Doğan’a altı yıl sonra red ve iade kararı verildi 2014-2017 yılları arasında Rojava’da IŞID barbarlığına ...