7 Haziran seçimlerinden bu yana yenilgiyi kabullenemeyen TC. Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan ve iktidardaki hükümeti AKP, vahşeti tırmandırmakta sınır tanımıyor. Aylardır T.Kürdistanı’nda estirilen terörle, “terörizmin kökünü kazıyoruz” adı altında henüz ana karnındaki /kucağındaki bebeklerden tutalım 70 – 80 yaşlarındaki yaşlı insanlar, gebe kadınlar, gençler katledilerek, Kürt halkına yönelik bir katliam gerçekleştiriliyor. İşçi sınıfına ve ezilenlere torba yasalarla, iç güvenlik yasaları, gözaltılar, tutuklamalarla saldırıp terbiye etmeye çalışırken, T. Kürdistanı’nda Kürt halkına bu saldırıların yanı sıra ayrıca aylarca süren sokağa çıkma yasaklarıyla, yaşam hakkının en önde gelen ihtiyaçlarından mahrum bırakarak, katlederek, ve hatta katledilenlerin toprağa verilmesini de engelleyerek terbiye etmeye çalışmakta.. R.T.Erdoğan ve AKP; tek adamı yaratatabilmek, herkesi kendine biat edecek duruma getirmek, alıklaştırılmış bir toplum yaratmak için her yolu mübah görmekte.
TC faşizminin kolluk güçleri, Cizre’de üç ayrı evin bodrumunda, on günü aşkın bir süre ambulans bekleyen yaralılar için, sağlık ekiplerinin “can güvenliği yok” bahanesiyle girmelerini engelledi. Tüm dünyanın gözleri önünde yüzü aşkın insanıın kimini diri diri yakarak, kimini vurarak, kimini de müdahele etmediği için kan kaybetmesine neden olarak katletti. Çokça demokrasi havarisi kesilen Avrupa; mülteci politikalarını TC ‘ye uygulatabilmek için, 9 aydır süren katliama, yüzlerce insanın katledilmesine sessiz kalmaktadır. Ancak tüm dünyada diktatörlerin hangi acı sonları yaşandığını tüm ezilen halklar iyi bilmektedir.
TC faşizmi, saldırıların en fütursuzunu, en vahşi yöntemlerle kadınlara yönelik gerçekleştiriyor.
Gerici/yobaz iktidar sahipleri, kadının doğurganlığını “millî görev” olarak adlandırıp, kadının esas görevinin çocuk doğurmak olduğunu topluma şırınga ediyorlar. Ancak, doğurdukları çocukların da, egemenliklerini sürdürecek itaatkâr asker/polis ve ucuz işgücü olması için kadınların kendilerine “biat edenler” olması gerekmektedir. Bu hedef doğrultusunda kadınları istedikleri gibi terbiye edebilmek, kadın mücadelesini engellemek, korkutup/sindirmek için saldırı yöntemlerinde sınır tanımıyorlar. Erkekler tarafından hergün üçer – beşer katledilenlerin yanı sıra, devlet güçleri tarafından katledilen mücadeleci kadınların bedenlerinin çıplak bir halde sokak ortasında teşhir edilmesinin yanı sıra cinsel organları parçalanarak vahşet üst boyutlara tırmandırılıyor.
1941’de Nazi Almanyasında, faşizme karşı mücadelede esir düşen 18 yaşındaki Zoya Kosmodemyanskaya’nın idam edildikten sonra çıplak bedeninin meydanda teşhir edilmesi nasıl kadınların öfkesini büyüttüyse, bugün Dersim’de, Cizre’de teşhir edilen çıplak kadın bedenleri de aynı şekilde kadınların öfkesini büyütmektedir. Kadınlar, teşhir edilenin kadın ve insanlık düşmanı faşizmin çıplak yüzü olduğu bilinciyle, “BEDENİMİZ, KİMLİĞİMİZ VE MÜCADELEMİZ UTANCIMIZ DEĞİL, ONURUMUZDUR! “ diyerek öfkelerini bileyip, mücadeleye daha sıkı sarılmakta, sokakları/meydanları daha fazla doldurmaktalar.
Yeni Kadın olarak; teşhir edilen çıplak kadın bedenlerinin, mücadelemizin çıplak hali ve onurumuz olduğunu bir kez daha haykırırken, mazlum Kürt halkına yönelik bu vahşeti/katliamı da lanetliyoruz. Başta Yeni Kadın tabanı olmak üzere, emekten, insandan, kadından yana olan tüm kadın kurumlarını ve insanlığı, TC Devletinin faşit saldırılarını, katliamları, vahşeti teşhir etmek ve lanetlemek için sokakları mesken eylemeye çağırıyoruz.
- BEDENİMİZ, KİMLİĞİMİZ VE MÜCADELEMİZ UTANCIMIZ DEĞİL, ONURUMUZDUR!
- DEVLET ZULME SOYUNURSA, KADINLAR DİRENİŞİ GİYER!
- TEŞHİR EDİLEN ÇIPLAK BEDENLERİMİZ DEĞİL, FAŞİZMİN ÇIPLAK YÜZÜDÜR!
- YAŞASIN KADIN DİRENİŞİ!
