19 Haziran 2025 - Perşembe
  • HAKKIMIZDA
  • AGEB Açıklamaları
  • AGEB Programı
  • Türkçe
    • العربية
    • 简体中文
    • Nederlands
    • English
    • Français
    • Deutsch
    • Italiano
    • كوردی‎
    • Português
    • Русский
    • Español
    • Türkçe
Avrupa Haber
  • Anasayfa
  • AGEB
    • AGEB açıklamaları
    • AGEB Duyuruları
    • Mor Kızıl Kolektif
    • PG/MLM
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Dünya Haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • AGEB
    • AGEB açıklamaları
    • AGEB Duyuruları
    • Mor Kızıl Kolektif
    • PG/MLM
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Dünya Haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim
No Result
View All Result
Avrupa Haber
No Result
View All Result

19-22 Aralık Hapishaneler Direnişi Devrimci İradenin Zaferidir!

19 Aralık 2019
in Haberler, Seçtiklerimiz, Tarihsel Bellek
0
SHARES
Facebook`da PaylaşTwitter`da PaylaşWhatsapp`da Paylaş

19 Aralık 2000’de 22 hapishanede aynı anda “hayata dönüş” adı altında, koğuş tipi hapishaneden, tecrit ve tretman esaslı F tipine geçişi sağlamak için faşist diktatörlük devrimci tutsaklara saldırdı. Bu saldırıya devrimci ve komünist tutsaklar büyük bir direnişle karşı koydu. Direnişte 28 devrimci tutsak faşist diktatörlük tarafından katledildi.

VIDEO:

http://www.partizanmedya.net/su-damlasina-sigdirilan-yasam.html?fbclid=IwAR0Y3yqVn-t_6NesDVs4n8l8cYdpMP04acx15YrpzX6R_TPmafgGtJozO9M

28 devrimci tutsağın yaşamını yitirmesine neden olan saldırının öncesi ve sonrasında devrimcilerin durumuna bakmaya çalışacağız. Elbette bu süreçle ilgili bütün devrimci hareketlerin değerlendirmeleri bulunmaktadır. Bu değerlendirmelerin büyük bölümünde (katliam sonrası için) devrimci harekette büyük bir gerileme ve zayıflama hatta yenilgi yaşandığına dair yaklaşımlar söz konusudur. Biz de bu süreçten sonra devrimci harekette büyük bir gerileme olduğunu düşünüyoruz. Bunun iki ayağı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi devrimci tutsakların yeni açılan F tipi hücrelerine fiziki olarak götürülmeleridir. İkincisi ise; devrimcilerin kitleler üzerindeki etkisinin zayıflatılması, kitlelerle bağlarının kopartılmasıdır. Bu meselelere dönük değerlendirmelerde farklılıklar olsa da (kimileri “zafer” ve “kazanım” olarak değerlendiriyor süreci) temelde bu noktalara değinilmektedir.

Bu saldırı sonucunda elde edilen “kazanım” veya “başarı”dır. Bunu aşağıda biraz daha ayrıntılı açmaya çalışacağız. Kazanım olarak değerlendirilen elbette devrimcilerin tüm saldırı ve yok etme saldırılarına karşı, büyük bir devrimci direniş, kararlılık ve irade ortaya koyarak, ideolojik olarak düşmanı yenilgiye uğratmalarıdır. Zira düşman F tiplerine götürdükten sonra devrimcileri teslim alacağını düşünüyor, örgütlü bünyesini parçalayacağını hesap ediyordu. Ancak hiçte beklemediği bir şekilde daha güçlü bir direnişle karşılaştı. Örgütlenmesini bu koşullar içinde yeniden biçimlendirdi ve zindanlarda direniş hattını o günden bugüne örgütlü bir şekilde gerçekleştirmeye devam etti.

KATLİAM SÜRECİNE NASIL GELİNDİ?

1990’li yılların başında Rus Sosyal Emperyalizminin yıkılmasından sonra, emperyalist ve kapitalistlerin “ideolojiler öldü”, “komünizm yok edildi” anti-propagandası çok yoğun bir şekilde yapıldı ve kendisine “sol” diyen birçok reformist, revizyonist de bundan etkilendi. Bundan etkilenenler, sınıf mücadelesinden kaçışın gerekçesi olarak bunu kitlelere aşılamaya çalıştı. Bu sürecin sonunda devrimcilere yönelik saldırılar da artarak devam etti.

Genel anlamda emperyalist ve kapitalistler tarafından dünya işçi ve emekçilerine yönelik çok ciddi saldırılar geliştirilirken, diğer taraftan devrimcilere yönelik de özel ve planlanmış saldırılar devreye sokuluyordu. Ülkemizde ise emperyalizme göbekten bağımlı pozisyonda bulunan faşist diktatörlük, önce toplumun dinamik kesimlerine yönelik saldırı planları yaparak, ayaklarını denk almaları uyarıları yapıyordu. Kürt ulusal hareketi bu süreçten sonra topyekün saldırı dalgalarına maruz kaldı. Kürtlerin köyleri boşaltıldı, toplu kıyımlardan geçirildi. Acımasız bir saldırı dalgası bu süreçten sonraya denk geldi. Yine 2 Temmuz Sivas katliamı, Gazi Mahallesine yönelik saldırı, özellikle devrimcilerle güçlü bağları olan Alevilere yönelikti ve bu bağlar katliamla yok edilmek istendi. Ancak yurtsever ve devrimci güçler faşizmin bu saldırısını boşa çıkaran ciddi pratiklere giriştiler. Bunun akabinde Eskişehir tabutluk saldırısı, 1996 Ölüm Orucu ve SAG direnişleri geldi.

90’lı yılların sonlarına doğru yeniden toparlanmaya başlayan devrimcilere yönelik saldırılar dur durak bilmedi. Tutuklamalar, infazlar, katliam ve işkenceler sürüp giderken hapishaneler sorunu faşizm için “çözülmesi” gereken bir sorun olarak her MGK toplantısının baş konularından biri oluyordu. 2000 yılı hapishaneler saldırısı öncesi, Burdur ve Ulucanlar’da “provalar” yapıldı, bu saldırılarda birçok devrimci tutsak katledildi, onlarcası ise işkencelerden geçirildi ve sakat bırakıldı.

1990’ların sonunda kurulan DSP, MHP, ANAP üçlü koalisyonu döneminde, ekonomik kriz had safhaya ulaştı. Öğrenciler, kadınlar, işçiler, esnaflar, köylüler hemen her gün eylemler gerçekleştiriyor, faşist diktatörlüğü her anlamda zorluyordu. Süreci yönetemeyen koalisyon hükümeti bu durumdan çıkış yolu olarak yine devrimci ve demokratlara, yurtseverlere saldırmaya başladı. 15 Şubat 1999 tarihinde emperyalist güçlerin ve faşist diktatörlüğün ortaklaştığı bir komployla Kürt Ulusal Hareketi önderi Abdullah Öcalan yakalandı. Bunun sonrasında başlayan barış ve ateşkes süreci, bu cephede birçok noktada geri adımları beraberinde getirdi. Devamında ise, daha önce Burdur ve Ulucanlar’da provası yapılan hapishaneler katliamı yapıldı.

Yapımına başlanan, duyurusu her fırsatta yapılan F tipi hapishanelere karşı devrimciler de kendi içlerinde uzun uzadıya bir takım tartışmalar yapmışlardı. Kamuoyuna yönelik ise TV ve gazetelerden sürekli “beş yıldızlı otel”, “dubleks daire” propagandası yapıldı. Ekonomik krizin, işsizliğin, enflasyonun tavan yaptığı, Kürt hareketinin cendereye alındığı bir dönemde devlet, hapishanelere yönelik saldırıları konjonktürün parçası olarak bütünlük içinde ele alınması siyasetini benimsendi. Bunun için kamuoyunun duyarlı hale getirilmesi gerektiği su götürmez bir gerçeklik olarak orta yerde dururken, bazı devrimci örgütlerin kendini dayatan, ben merkezci sekter yaklaşımları, açlık grevi ve ölüm oruçlarının her sorunu “çözebileceği” yaklaşımı, devrimciler arasında bölünmeye neden oldu. 3 örgüt 20 Ekim 2000 tarihinden itibaren açlık grevine başladı. Sonrasında bu açlık grevi ölüm orucuna çevrildi -bu sürece dair de bütün örgütlerin değerlendirmeleri mevcuttur.

19-22 Aralık 2000 tarihinde sabahın erken saatlerinde 22 hapishaneye her türlü kimyasal gaz, silah, iş makineleri vb. kullanılarak saldırı gerçekleştirildi.

DEVRİMCİ İRADE HER YERDE ESASTIR, DİRENİŞ HER YERDE MEŞRUDUR!

Faşist diktatörlüğün kendi “kontrolü” altındaki dört duvara aylar öncesinden planlar yaparak saldırmasının altında yatan bir gerçeklik var: Onların hiçbir şekilde teslim alamayacakları devrimci irade! TC elini kolunu sallayarak içeri girip devrimcileri teslim alacağını düşünmüyordu elbette çünkü daha önceki tecrübeleri devrimcilerin asla teslim olmayacaklarını göstermişti.

TC’nin, asker, polis, özel harekatçı vs. tüm güçleriyle yaptığı saldırılarında, birkaç parça eşya dışında kendilerini savunacak bir şeyleri olmayan devrimciler, (Ümraniye ve Çanakkale hapishanelerinde olduğu gibi) dört gün boyunca direnişi sürdürdüler. Bu direniş karşısında faşist diktatörlük o kadar çok paniklemişti ki kendi kendilerine ateş ederek iki askerin ölümüne bile sebep olmuşlardı.

Direnişin kanla bastırılmasının ardından devrimciler açılan F tiplerine götürüldü. Peki faşist diktatörlük istediğini elde edebildi mi? Devrimcileri teslim alabildi mi? Elbette alamadı. Açlık grevleri ve ölüm oruçları tüm hapishanelere yayılarak, artarak devam etti. Her gün işkenceye rağmen faşizmin birçok yaptırımı kabul edilmedi, bugün hala kabul edilmemektedir. Hücre hücre, gün gün eriyen bedenlerine rağmen, devrimciler asla teslim olmayarak, düşmanı ve ona arka çıkan ideolojik yapıyı yendiler. Bugün hala bu duruş ve direniş tüm hapishanelerde, dağlarda, şehirlerde, sokaklarda devam ettirilmektedir, o büyük güne, devrime kadar da devam ettirilecektir.

Bu saldırı her ne kadar hapishanelerdeki siyasi tutsaklara yapılmış ise de özünde “dışarıya” yönelik de ciddi mesajlar vermekteydi. Saldırı bir bütün olarak ülkedeki sisteme muhalif olanlara yapıldı. Dışarıya adeta “gözdağı” verildi. Bu gözdağı açıkça şu mesajı içeriyordu; “muhalefet eden, karşı çıkan herkesin sonu bu olur.”

Bu saldırının genel anlamda kitleler üzerinde, özel olarak da devrimci ve komünistler üzerinde olumsuz etkileri olmuştur. Bir süre sonra (tıpkı bugünkü gibi) yapılan her eyleme saldıran faşizm, devrimcilerle geniş halk kitleleri arasındaki bağın zayıflamasına, kitlelerin hem her an tutuklanırım endişesine kapılmalarına hem de devrimcilere güvensizlik beslemelerine neden olmuştur. Bunda devrimcilerin operasyon öncesi F tiplerine yönelik olarak yaptıkları yanlış anti-propagandanın da etkisinin olduğunu unutmamak gerekmektedir. F tiplerinin kötü olduğunu anlatırken, “ölüm hücreleri” vb. propagandalar, doğallığında tutuklandığında ölüm hücrelerine gideceğini düşünen kitlelerin bir adım daha geri durmasına neden olmuştur. Ama unutulan bir şey vardı bu söylemlerde, devrimciler gittikleri her yeri değiştirebilecek bir iradeye sahiplerdir.

Devrimciler açısından alınan yenilgilerden dersler çıkararak ileriye doğru adımlar atmak zorunludur.

2000’li yıllarda gerek fiziksel olarak düşmanın direk operasyonları gerekse de reformist akımlar “barışçı” mücadele biçimlerini ön plana çıkarmıştır. Buna alan açan ideolojik kuşatmaya karşı, başta komünistler olmak üzere, devrimciler yeniden toparlanmış ve faşist diktatörlüğe karşı savaşmaya devam etmişlerdir.

Devrimciler dün olduğu gibi bugün de 19-22 Aralık’ta ve sonrasında kahramanca direnen devrimcilerden ve ideolojilerinden aldıkları güç ve feyzle hala silah elde faşizme karşı kararlıca direnmektedirler.

19-22 Aralık katliamı teslim alma, yok etmek için gerçekleştirilmişti ancak devrimciler, tek başına da kalsalar hiçbir şekilde teslim alınamayacaklarını dosta ve düşmana kanıtladılar. Bugün hala devrimciler, komünistler, dağda, şehirde, hapishanede, okulda vs. hayatın olduğu her alanda dimdik savaşmaya, mücadele etmeye devam etmektedirler.

Öyleyse bir kez daha, faşist diktatörlüğe karşı kahramanca direnenlere, savaşanlara bin selam olsun. 19-22 Aralık 2000’de hapishanelerde tutuşturulan meşale harlanarak yanmaya devam ediyor, edecek.

*Bu yazı Yeni Demokrasi Gazetesi’nin 12 Aralık 2019 tarihli 50. sayısından alınmıştır.

Tags: 19-22 Aralık Hapishaneler Direnişiaşist diktatörlükDEVRİMCİ İRADEkatliam
ShareTweetSend
Previous Post

DÜN ARMENAK BAKIR, SAKİNE CANSIZ`IN MEZARI, BUGÜN SEYİT RIZA`NIN HEYKELİ- Hasan AKSU

Next Post

Londra`da THKP/C MLSPB Savaşçıları için anma etkinliği düzenleniyor

Next Post

Londra`da THKP/C MLSPB Savaşçıları için anma etkinliği düzenleniyor

  • AGEB: Yunanistan Gündemi – Ekim 2024
  • İsviçre’de Gençliğin Durumu?
  • AGEB: Almanya Gündemi Şubat 2024
  • AGEB Siyasi Perspektif Yazısı – Şubat 2024

AGEB PROGRAMI

AGEB PROGRAMI

PROGRAMI OKUMAK VE İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

DUYURULAR

AGEB Duyuruları

BASAVARAJ VE 27 HALK SAVAŞÇISI ÖLÜMSÜZDÜR!

HİNDİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ (MAOİST) GENEL SEKRETERİ BASAVARAJ VE 27 HALK SAVAŞÇISI ÖLÜMSÜZDÜR! Hint gerici-faşist devleti Hindistan’da HKP(Maoist) öncülüğünde sürdürülen devrimci ...

29 Mayıs 2025
Duyurular

“İSTANBUL TKIS BLİNDS PERDE” İŞÇİLERİYLE DAYANIŞMAYI BÜYÜTELİM!

Hollanda merkezli HUNTER DOUGLOS firması 30 Ekim 2024 tarihinden bu yana İstanbul’da bulunan TKIS BLİNDS Perde işçilerinin, başta sendikal hak ...

1 Mart 2025
Duyurular

İSVİÇRE’DE AGEB PANELİNE ÇAĞRI

AGEB Basel'de 16 Mart 2025 tarihinde "Emperyalist Savaşlar, Hapishaneler, Göç ve Şovenizm" konulu Panel gerçekleştirecek. Emperyalist Kapitalizmin dünyada barbarlığını artan boyutta sürdürdüğü, ...

1 Mart 2025
AGEB

AGEB 3. KOLEKTİF TATİL KAMPI’NDA BULUŞALIM!

Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği (AGEB) olarak bu yıl 3. Kolektif Tatil Kampımızı 21 Temmuz- 06 Ağustos 2025 tarihleri arasında Yunanistan/Nafplio ...

23 Ocak 2025
AGEB Duyuruları

AGEB ve ADHK Panelleri

Emperyalist savaş kıskacında; Ortadoğu’da gelişmeler ve Türk Devletinin çıkmazı! Emperyalist-kapitalistlerin dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçilere yönelik artan saldırıları ...

4 Aralık 2024
Duyurular

1 Mayıs’ta Alanlara!

1 MAYIS’TA HAKLARIMIZI SAVUNALIM, EMPERYALİST YAĞMAYA KARŞI DURALIM! Uluslararası işçi sınıfının ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 ...

25 Nisan 2024
AGEB Duyuruları

İTİF 28. Kongresine davet

AGEB bileşeni olan İsviçre Türkiyeli İşçiler Federasyonu (İTİF), 28. Kongresini “Derinleş̧en çeliş̧kilere, yoğunlaşan baskı ve saldırılara karşı örgü̈tlenelim, mü̈cadele edelim!” ...

29 Mart 2024
AGEB Duyuruları

AGEB 2. Kolektif Tatil Kampında Buluşalım!

Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği (AGEB) olarak bu yıl düzenleyeceğimiz 2. Kolektif Tatil Kampımızı 20 Temmuz- 06 Auğustos 2024 tarihleri arasında, ...

15 Mart 2024
Duyurular

AGEB 5. Yıl Etkinliği

Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği ( AGEB ) kuruluşunun 5. yılı nedeniyle 2 Mart Cumartesi günü İsviçre’nin Zürih kentinde kitleye açık ...

14 Şubat 2024
AGEB

Politik Mültecilere Yönelik Artan Saldırılara Son!

Avusturya’da politik mülteciliğe başvuran Özgür Doğan’a altı yıl sonra red ve iade kararı verildi 2014-2017 yılları arasında Rojava’da IŞID barbarlığına ...

13 Eylül 2023

Avrupa Haber Sosyal Medya

AGEB Sosyal Medya

LİNKLER

  • Yeni Demokrasi
  • Partizan
  • Partizan Medya
  • Partizan Arşiv
  • PŞTA
  • İşçi Köylü Kurtuluşu
  • İbrahim Kaypakkaya
  • Yeni Demokrat Gençlik
  • Yeni Demokrat Kadın
  • Umut Yayımcılık
  • Red Herald
  • Dem Volke Dienen
  • ETHA
  • Fırat Haber Ajansı
  • Gazete Patika
  • Avrupa Demokrat
  • Avrupa Postası
  • Kızıl Bayrak
  • İHD
  • Avrupa Sürgünleri

HAKKIMIZDA

avrupahaber11.org web sayfası AGEB – Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği Resmi sitesidir.

 

ARŞİV

SON EKLENENLER

Emperyalizm destekli Siyonist İsrail’in saldırısına ve savaş kışkırtıcılığına karşı çıkalım!

17 Haziran 2025

Hollanda’da Filistinle kitlesel dayanışma gösterisi!

16 Haziran 2025

Almanya AGEB: Devrimci Avukat Roland Meister’e yönelik polis saldırısını kınıyoruz!

15 Haziran 2025

FACEBOOK’TA TAKİP EDİN

  • Anasayfa
  • AGEB
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Dünya Haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim

© 2024 Avrupa Haber Merkezi

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • AGEB
    • AGEB açıklamaları
    • AGEB Duyuruları
    • Mor Kızıl Kolektif
    • PG/MLM
  • Avrupa Haberleri
  • Türkiye Haberleri
  • Avrupa Gündemi
  • Dünya haberleri
  • Seçtiklerimiz
  • İletişim

© 2024 Avrupa Haber Merkezi