Emperyalist haydutların doymak bilmeyen sömürü çarkı, kendi aralarındaki rekabet ve dalaşın da bitmek bilmeyen, yıpratıcı ve yorucu bir rotada ilerlemesine neden olmaktadır. Kendi aralarında yaşadıkları çelişki ve çatışmaların ağır faturasını ödemek zorunda kalan işçi ve emekçiler açısından yaşamın her anı ve alanı koşulların sonuna kadar zorlandığı, saldırılar karşısında dayanma ve sabretme gücünün tükendiği aşamalara varmaktadır.
Dünyanın dört bir yanında Pazar alanlarını genişletme, hâkim oldukları alanları koruma mücadelesi yürüten emperyalistler, amaçlarına ulaşmak için birçok yol ve yöntem denemektedirler. Bölgesel savaşlar çıkarma, mevcut hükümetleri çeşitli entrika ve oyunlarla değiştirerek kendi uşaklarını ve işbirlikçilerini iktidara getirme vb birçok oyunun oynandığı herkesin malumudur.
Bu plan ve oyunların günümüzde en yoğun yaşandığı alan Ortadoğu’dur. ABD ve İngiltere destekli İsrail Siyonizminin Filistin’i yerle bir ettiği, Ürdün’de katliamlar yaptığı, Suriye’nin bir bölümünü işgal ettiği ve katliamlarına aralıksız devam ettiği bir süreç devam etmektedir. ABD ve İngiltere`nin Yemeni bombaladığı, HTŞ çetelerinin Suriye`de Alevilere yönelik katliamlar yaptığı bir dönemde, İran’a saldırı hazırlıkları ve tartışmaları da yapılmaktadır.
Emperyalistlerin politikalarını hayata geçirmelerinde ihtiyaç duydukları en önemli aktörler, onların işbirlikçi ve uşaklarıdır. Bu uşaklık görevi konusunda yüzyıllık sadık duruşu ve her isteneni yapmasıyla efendilerin gözdesi olan faşist Türk devleti önemli bir noktada durmaktadır.
23 yıldır hükümeti elinde tutan AKP ortağı MHP ile yaptığı ittifakla emperyalistlerin isteklerini eksiksiz yerine getirirken, işçi ve emekçilere, kadınlara, gençlere, Alevilere, Kürtlere, devrimcilere, demokratlara, kısacası toplumun muhalif her kesimine saldırmaktadır.
AKP-MHP faşist kliği bir yandan sözde “Kürt açılımı” adı altında bir süreç başlatırken, diğer yandan, faşist kliklerden CHP`nin seçim sandıklarında yükselmesine tahammül edememektedir. Güç kaybetmeye dair tahammülsüzlük olası Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıl önce aldığı üniversite diplomasını iptal edip ‘yolsuzluk ve Kürtlerle seçim ittifakı’ gerekçesiyle geniş çaplı bir gözaltı operasyonuna yol açmıştır.
Her ne kadar CHP halkın biriken öfkesini bastırmaya, bu gözaltı ve kendi hukuk kurallarını alt üst eden uygulamalarına karşı tepkileri sandığa gömmeye çalışsa da, halkın on yıllardır birikmiş öfkesi ve tepkisi sandığa sığmayacak güçte ve kararlılıktadır. Üniversite öğrencilerinin ve halkın polis barikatlarını yıkan kararlı duruşu egemen sınıfların, AKP-MHP faşist bloğunun uykularını kaçırmaktadır.
Şimdi sokağın gücünü dağınık, kendiliğindenci duruştan örgütlülüğe çevirme; öfkesini faşizme yönelten bir mücadele hattıyla örme zamanıdır. Halkın örgütlü gücünü hiçbir gücün yenemeyeceği gerçekliğinin kılavuzluğunda, devrimci sorumluluk ve duruşla işçi sınıfı ve emekçilerin yoksulluğa, sefalete, baskılara karşı haklı ve meşru tepkisini örgütlemek için güçlü bir politik çalışma yürütme ve örgütlülükleri geliştirme zamanıdır.
Avrupa Göçmen Emekçiler Birliği olarak, tüm alanlarda halkımızı, devrimci ve demokratları Türkiye’nin dört bir yanında gelişen demokratik hak eylemlerine destek olmaya, işçi ve emekçilerin, geçlerin, kadınların sesine ses katmaya davet ediyoruz.
Öfkeyi sandığa değil faşizme karşı mücadeleye çevirme zamanıdır!
AGEB (AVRUPA GÖÇMEN EMEKÇİLER BİRLİĞİ)
22 MART 2025
