Avrupa Partizan tarafından Yunanistan’da gerçekleştirilen Partizan Eğitim ve Tatil Kampı için Kamp Komitesi tarafından ulaştırılan yazıyı, haber değeri taşıdığı için olduğu gibi paylaşıyoruz;
Partizan Eğitim ve Tatil Kampı Yunanistan’ın Nafplio kentinde 22 Temmuz itibariyle başladı. Bu yıl oldukça özgün nedenler, ihtiyaçlar ve gelişmelerden kaynaklı böylesi bir kampa ihtiyaç duyulmuştur. Partizan’ın yaşadığı ayrışma ve iç sorunların geldiği noktada böylesi bir eğitim kampı bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Böylesi kamp faaliyetleri döneme ve koşullara göre gerçekleştirilecek ve gerçekleştirilmesi gereken faaliyetlerdir. Partizan içinde yaşanan sorunlar ve gelişmelere dair Avrupa’da toplu eğitim, ortak tutum ve şekillenişi amaçlayan bir kamp örgütlenmiştir. Bu kamp faaliyeti esasta en yakın çevreyi kapsayan, örgütlü gücümüzün doğrudan tespitiyle bileşenleri belirlenen bir faaliyettir. İlanı ve anonsu gerçekleştirilmeden bir kamp örgütlenmiştir. Kampımız yoldaşlık ilişkilerini pekiştirmek, ayrışmadan kaynaklı yaşanan yoğunlaşmış politize olma halini gelişmenin, zaaflar ve eksikliklerle mücadele dinamiğinin yakalanmasını amaçlayan bir içerikte biçimlendirilmiştir.
Bu bağlamda kampımız 23 Temmuz Pazar günü planlanan katılım ile açılışını gerçekleştirmiştir. Kampımızın amacı, hedefi, beklentilerinin ifade edildiği açılışta Kamp Komitesi, katılımcılar ile tanıştırılmıştır. Uyulması gereken kurallar, disiplin anlayışı, politik program, etkinlikler vs. üzerine planlama katılımcılara aktarılmış ve bu eksende bir kısa tartışma yürütülmüştür. Açılıştan hemen sonra tanışmayı amaçlayan sohbet ve bir eğlence ortamı oluşturulmuştur.
24 Temmuz; kampın açılışından sonraki ilk gün “Parti İçinde İki Çizgi Mücadelesi” ekseninde bir panel gerçekleştirilmiştir. Sunumda; iki çizgi mücadelesinin nesnelliği, sınıfsal ayrımlara dayanan karakteri ifade edilmiştir. İki çizginin sınıflara dayanan ayrışımların Komünist Parti içinde yansıması olduğu, toplumsal devrimi isteyen farklı sınıfların komünist ideolojiden etklenerek partide devrimci mücadeleye katıldığı bu devrimci sınıfların ait olduğu sınıfın kültürel, siyasal ve sosyal alışkanlıklarını ve bakış açılarını parti içine taşıdığı; bu bağlamda objektif olarak bir sınıf savaşımı zemini yarattığı ifade edilmiştir.
Parti içinde iki çizgi mücadelesinin, farklı düşünceleri ifade etme ve partide bunu hakim kılma ekseninde bir özgürlüğü kapsadığı; ancak özgürlüğün tek şartının partinin disiplin anlayışını ihlal etmeme, buna riayet etme olduğu vurgulanmıştır. Parti içinde iki çizginin sistematik siyasal ve ideolojik bir kılıfa girmeden de var olduğu, bu mücadelenin sadece bu şarta bağlamanın felsefi olarak yanlış olduğu; parti içinde sınıf savaşımının doğru ve yanlışın mücadelesinin sürekliliğini yadsıdığı ifade edilmiştir. Parti içinde yaşanan ayrışmada iki çizgi mücadelesinin kavranışına dair eksikliklerle panel somutluğa inmiştir. Özellikle bu bağlamda parti içi mücadelenin ele alınışında dahi küçük burjuva anlayış ile proleter anlayışın bu süreçte kendisini gösterdiğinin altı çizilmiştir. Özellikle parti sorunlarını kamuoyuna taşıyan, acelecilikten ve iktidar hırsından muzdarip bir anlayışın iki çizgi mücadelesini sağlıklı yürütemeyeceği ve bunun pratikteki yansımasının da hizip anlayışında çok somut olarak cisimleştiği vurgulanmıştır. Artık hizip anlayışı ile yürütülen mücadelenin iki çizgi mücadelesine denk gelmediği, parti dışı yürüyen bir ideolojik-politik mücadele olduğu, bu eksende bu mücadelenin bir iki çizgi mücadelesine denk gelmediği vurgulanmıştır. Panel sunumunda halk içindeki çelişkiler meselesi de açılmıştır. Bu noktada kamuoyuna yansıyan kimi sorunların yalan ve demogoji ile “halk içindeki çelişkiler” kapsamına alınarak Maoist anlayışa saldırma tutumu olduğu ifade edilmiştir. Partimizin hizip anlayışına karşı “şiddet” anlayışının olmadığı, yaşanan olaylarda da bunun esasta gerçekleşmediği anlatılmıştır. Ancak halk içindeki çelişkilerin çözümünün halk içinde suç işleyenleri de kapsayacak şekilde genişleten bir liberal yaklaşıma dönüştürülmesi söz konusudur. Mao’nun, Kültür Devrimi’nde parti içi revizyonistlere karşı şiddet ve zor aygıtını kullandığı, bu bağlamda Mao’nun halk içinde ve parti içinde suç işleyenlere karşı barışçıllığı mahkum ettiği ifade edilmiştir. Yaşanan süreçte olmayan bir şiddetin, yine ustalara ait olmayan bir çelişkileri çözme yöntemiyle kavgaya tutuşturulduğu her yönüyle MLM anlayıştan sapmış bir yaklaşımın parti kamuoyuna mal edilmeye çalışıldığı vurgulanmıştır.
Panelin devamında katılımcılara söz hakkı verilmiştir. Birçok yoldaş söz almış, son gelişmelere dair düşüncelerini ifade etmiş, iki çizgi meselesini ele alışta partinin eksikliğine dair sorular sorarak kendimizdeki yansımalara dair bir tartışma ortamı yaratılmıştır. Bu eksende partinin uzun süredir çizgi mücadelesinde liberal ve uzlaşmacı tutumu masaya yatırılmış ve tarihsel arka planıyla birlikte soruna derinlik getirilmiştir. Panele katılım ve ilginin yoğun olduğu, kitlemizin soruna dair ciddi bir kafa yoruş içinde olduğu; özellikle kendi eksiliğimizi tespit ederek sürece odaklanma eğiliminin güçlü olduğu görülmüştür.
25 Temmuz; gençlik ve kadın çalışma gruplarına dair toplantılar ve planlamalar yapılmıştır. Bu çalışma gruplarından kadın faaliyeti yoğun katılım ve tartışmayla bir planlamaya tabi tutulmuştur. Özellikle öncesinden belirlenmiş içe ve dışa yönelik program tartışılmıştır. Yine kadınların önderliğinde ortak tartışma programının nasıl olacağı belirlenmiştir. Çalışma saatleri ortak belirlenmiş, konuların sırası ve sunum biçimleri de aynı tartışma platformunda netleştirilmiştir. Bu bağlamda –Kitle Örgütü anlayışımız, Kadın çalışması ve önderlik meselesi, – Kadına Yönelik Şiddet, – Toplumsal cinsiyet sorunu ve yansımaları, – Feminizm başlıkları üzerinden eğitimler yapılması karar altına alınmıştır. 26 Temmuz itibariyle çalışmalar başlatılmıştır. İlk etapta kitle örgütü anlayışı, kadın çalışması ve önderlik meselesi sunumları gerçekleşmiş ve önümüzdeki günlerde bu konu başlığı devam ettirilecektir.
26 Temmuz; kamp planlaması YKP/ML gençlik örgütlenmesinin gerçekleştirdiği kampla aynı alanda olduğu için ortak programları da içermektedir. 26 Temmuz’da kamp alanının bulunduğu Nafplio’da 1936’dan itibaren komünistlerin tutulduğu ve Yunan gericiliğine ve İtalyan-Alman faşizmine karşı direnişin sembolü haline gelen kalede bir anma etkinliği gerçekleştirildi.
Oldukça kitlesel bir şekilde gerçekleşen bu anma etkinliğinde Yunanlı yoldaşlar anma etkinliğini neden yaptığımıza dair bir sunum yaptılar. Sürecin kısa bir özeti ve kalenin direniş sembolü olmasına dair açıklamalar yapıldı. 1936’da Metaksa diktatörlüğü dönemiyle başlayan komünist avında bu kalenin bir zindana dönüştürüldüğü ve bunun 1945’e kadar İtalyan ve Alman faşizminin işgalleriyle devam ettirildiği vurgulandı. Komünistlerin tutuklandıkları ve hapsedildikleri süreçten itibaren çok çeşitli ve zengin direniş yöntemleriyle saldırıları karşıladığı, komünist kimliklerine yönelik baskı ve sindirmeyi bu kimliği güçlendirerek yanıtladıkları anlatıldı. İtalyan faşizmin işgaliyle birlikte Yunan halkına direnişte aktif yer alma isteklerini güçlü bir siyasi propagandayla ilan ettiklerini ancak faşist baskının devam ettiği ifade edildi. Bu zindanlarda yıllarca işkencenin devam ettiği, komünist yoldaşların direnişinde şehitler verildiği vurgulandı. Daha sonra burada direnişi simgeleyen anıtın yine bir mücadeleyle egemen sınıflara kabul ettirildiği ve anıtın yaptırıldığı anlatıldı. Anma etkinliğinde Yunanca direniş sloganları coşkulu ve güçlü bir şekilde haykırıldı. Partizan kitlesi tarafından da “Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Mücadelemiz”, “Yaşasın Halkların Mücadelesi”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği”, “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür” sloganları ile dayanışma ve direnişe yönelik sloganlar haykırıldı. Dayanışma ve yoldaşlık duygularının coşkulu bir ruh hali yarattığı anma etkinliği bu şekilde sonlandırıldı.
Daha sonra Yunanistan’ın eski başkenti de olan Nafplio kenti gruplar halinde gezildi.
Aynı günün akşamında ise kamp bileşenleri doğal bir sohbetle başlayan ve şarkı, türkü, marş ve şiir ile devam eden bir etkinlik örgütledi. Bu doğallığında oluşan ortama Yunanlı yoldaşların bir kısmı da kendi türküleri ve marşları ile katılarak renk kattı.
Gençlik Gelecek, Gelecek Ellerimizdedir!
Kampta bulunan gençlik kitlesi içerisinde, gençler de kendi çalışmalarını sürdürüyor. Yoğun bir katılımın yaşandığı gençler içerisinde politik, kültürel ve sanatsal çalışmalar görev dağılımları yapılarak başlatıldı.
Gençler tarafından ilk olarak tanışma buluşması gerçekleştirilerek çeşitli konularda sohbetler edildi. Yine kamp süresi boyunca gençlik olarak özgün çalışmalar üzerine tartışılarak eğitim ve kültür-sanat çalışmaları üzerine programlar çıkarıldı. Bu programla birlikte ortak çalışmaların yanında eğitim noktasında gençler iki gruba ayrılarak çalışmalarına başladı.
Kültür-sanat çalışmaları ekseninde, oluşturulan müzik grubu tarafından bir araya gelinerek sanat ve sanatın önemi üzerine sohbet ve tartışmalar gerçekleştirildi. Verimli tartışmaların ardından kamp programı boyunca yapılacak etkinlik ve çalışmalar için somut planlamalar yapıldı.
Yine Partizan Eğitim ve Gençlik Kampı alanı yakınlarında kamp gerçekleştiren YKP/ML gençliğiyle PGİ/MLM tarafından futbol turnuvası düzenlendi. Turnuva boyunca ve sonrasında yoldaşlık duygularının üst düzeyde hissedilmesi dikkat çekti.
27 Temmuz Perşembe günü ise PGİ/MLM ve YKP/ML gençlik örgütlenmesi tarafından ortak panel gerçekleştirilecek. Panelde “Avrupa, Türkiye ve Yunanistan’da Gençlik ve Gençlik Hareketleri” konusu işlenecek. Yine önümüzdeki günlerde ortak panel ve etkinlikler de gerçekleştirilecek.
Kamp faaliyeti planlandığı biçimde eğitim ve tatili iç içe geçirerek verimli, coşkulu bir şekilde devam ediyor. Kamp, 5 Ağustos’a kadar belirlenen plan dahilinde devam ettirilecek.