Galatasaray Meydanında dün BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi) ve Samidoun Filistinli Esirlerle Dayanışma Ağı tarafından açlık grevlerine dikkat çekmek için bir açıklama gerçekleştirildi. Türkçe ve Arapça sloganların atıldığı eyleme İHD, Tutsaklarla Dayanışma İnsiyatifi ve Cumartesi Anneleri de katılarak destek sundu.
Tutsaklarla Dayanışma İnsiyatifi adına dönem sözcüsü Gülsev Kaya yaptığı konuşmada Mayıs ayının direnci ve isyanıyla Filistinli Esirlerin direnişini selamladı. “Coğrafyalar, sınırlar farklı olsa da faşizmin saldırıları aynı ve bu saldırılar karşısında zindanlarda verilen mücadelelerde aynıdır” diyen Kaya konuşmasını “Bugün 6 Mayıs Denizlern darağacında katledildiği ve sonra 18 Mayıs İbrahim Kaypakkaya’nın zindanlarda işkenceyle katledildiği gün unutmayacağız hiçbirisini. Mücadele her yerde, Filistinli esirlerin direnişini selamlıyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.
Türkçe ve Arapça olarak iki dilde gerçekleştirilen açıklamayı ise süreci ve talepleri detaylarıyla ifade etmesi açısından olduğu gibi paylaşıyoruz.
“Geride bıraktığımız 17 Nisan Filistinli Esirlerle Dayanışma Günü’nde, işgalci İsrail rejiminin hapishanelerde tutuklu bulunan ve Filistin mücadelesi liderlerinden Mervan Barguti’nin öncülük ettiği 1500’e yakın Filistinli esir Özgürlük ve Onur Grevi adıyla, süresiz bir açlık grevine başladı. Açlık grevine katılan Filistinli esirler; işgal rejiminin “idari tutukluluk” adı altındaki keyfi, süresiz ve mahkemesiz tutuklama politikasına, tecrit uygulamalarına, ailelerin hapishane ziyaretlerinin yasaklanmasına son verilmesini, telefon hakkı, yeterli sağlık hizmetleri gibi temel hakların kendilerine iade edilmesini talep ediyor.
Başta Hadarim, Gilboa ve Nafha hapishaneleri olmak üzere, işgalci İsrail hapishanelerinde bulunan, hemen hemen tüm Filistinli siyasi grupların katıldığı açlık grevi, bugün itibari ile 20. gününe girmiş durumda. Bazı esirlerin sağlık durumlarında ciddi bozulmalar meydana gelirken, işgal güçleri grevcilerin iradesini kırmak için fiziksel saldırı dahil her yola başvuruyor. Bazı esirlerin kişisel eşyalarına, kıyafetlerine el konulurken, bazı hapishanelerden açlık grevini sürdürmenin temel bir ihtiyacı olan tuzun esirlere verilmediği bildiriliyor.
Tüm bu baskı ve saldırılara rağmen, aralarında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin 2002 yılından beri tutuklu bulunan genel sekreteri Ahmet SAADAT’ın da olduğu pek çok ismin de katılımıyla grev büyüyerek devam ediyor. 30 yılı aşkın zamandır Fransa da tutuklu bulunan ve serbest bırakılmasına ABD tarafından izin verilmeyen Lübnanlı – Filistinli devrimci Corc ibrahim Abdallah da üç günlük açlık grevi ile bu eyleme destek verdi. Diğer yandan da Tunustan Şili’ye, Fransadan İrlandaya, Avusturalya ve Yeni Zelandadan, Kanada ve ABD’ye dünyanın pek çok yerinde Filistin halkının dostları, düzenledikleri eylem ve etkinliklerle, siyonizmin hapishanelerindeki Filistinli esirlere destek gönderiyor.
İsrail’in yıllardan beri uyguladığı “idari tutukluluk” politikası, eşi benzeri görülmemiş bir uygulamadır. İşgal güçleri hiç bir somut suçlama olmadan, “şüpheli” gördükleri bir Filistinliyi herhangi bir yargılama olmadan altı aylığına hapiste tutabilmekte, askeri merciler isterlerse bu uygulamayı dört ay daha uzatabilmekte ve “şüpheli” ya da “tehlikeli” olduğu iddia edilen kişi yargılanmaksızın teknik olarak sonsuza kadar hapiste kalabilir hale gelmektedir. Açlık grevinin başlıca temalarından biri olan aile ziyaretlerinden yoksun bırakma uygulaması ise dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ne aykırıdır ve ağır bir insan hakları ihlalidir.
Filistinli esirlerin bu eyleme “Özgürlük ve Onur Grevi” adını vermesi sebepsiz değildir. İşgal ettiği topraklarda hayatı her alanda boğan ve Filistinlileri adeta nefes alamaz hale getiren siyonist rejim, her gün rutin bir şekilde devam eden tutuklamalarla her ay yüzlerce Filistinliyi dört duvar arasına hapsettiği gibi , gaddarca uygulamalarıyla onları teslim almaya da çalışmaktadır. Bugün Filistinli esirlerin mücadelesi, bir bütün olarak Filistin halkının işgale, onun sonuçlarına ve ulusal aşağılamaya karşı mücadelesinin ön cephelerinden birini teşkil etmektedir. Bu kitlesel eylem, kuşkusuz özgürlük ve onur yolunda kazanımlar elde edilmeden son bulmayacaktır.
Dünyanın her yerinden açlık grevindeki Filistinli esirlerle dayanışma sesleri yükselirken bizlerde bugün BDS Türkiye ve Samidoun Filistinli Esirlerle Dayanışma Ağı olarak destekçi kurumlarla birlikte özgürlük ve onur grevine İstanbuldan bir selam gönderiyoruz. Mücadelelerinde yalnız olmadıklarını söylüyor ve onlarla dayanışmanın gerçek yolu olarak İsrail’in tüm kurumlarının boykot edilmesi, Siyonist rejimle olan tüm ilişkilerin kesilmesi çağrımızı yineliyoruz. Özel olarak İsrail hapishanelerine “hizmet” sunan ve işlenen suçlara ortak olan G4S ve HP markalarını boykot çağrısında bulunuyoruz.
Bütün Filistinli Esirlere Özgürlük!
Cellatlara, İşgalcilere, İşkencecilere; tuz ve suyla direnenlere selam olsun!