Avusturya Genel Seçimlerini Irkçı Parti FPÖ Kazandı.
Aşırı sağcı ırkçı FPÖ ilk kez 28,9 % oy oranıyla Avusturya genel seçimlerinde birinci parti olmayı başardı. Avusturya Halk Partisi ÖVP yüzde 26,3 oy alarak ikinci parti olurken, Sosyal Demokrat SPÖ %21 oyla üçüncü oldu. NEOS liberaller yaklaşık yüzde 9 oy alırken, Yeşiller, yüzde 8,3’lük oy aldı. ‘’KPÖ’’ Avusturya Komünist Partisi %4 barajını geçemedi.
Katılımın %78 civarında gerçekleştiği seçimlerde yeni dönem 183 sandalyeli Avusturya parlamentosunda 56 vekil FPÖ kazanırken, ÖVP 52, Sosyal demokratlar 41 milletvekiliyle temsil edilecek.
Seçimleri kazanan FPÖ, 1956’yılında Naziler tarafından kuruldu. İlk lideri Anton Reinthaller, eski bir Nazi yetkilisiydi. 1986’da Jörg Haider’in liderliğiyle aşırı sağcı ve ırkçı politikalara yönelerek oylarını hızlı bir şekilde artırdı. 1999 seçimlerinde ikinci büyük parti oldu, ancak sonrasında yaşanan yolsuzluklar ve 2005’te parti içi anlaşmazlıklar sonucu Jörg Haider FPÖ’den ayrılarak BZÖ’yü kurdu. FPÖ, 2017’de tekrar oylarını artırarak ÖVP partisiyle koalisyon hükümetini kurdu. Ancak 2019’daki Ibiza skandalı hükümetin çökmesine neden olurken sonrasında yapılan seçimlerde ciddi oy kaybı yaşadı.
FPÖ, ekonomik kriz, göç, hayat pahalığı ve diğer burjuva partilerin yönetememe krizini ve kitlelerin gelişen tepki ve öfkesini kullanarak sahte ve yalan vaatlerle birinci parti olmayı başardı. Göçmen ve mülteci karşıtlığı üzerinden propaganda yapan FPÖ, emperyalist savaş ve işgal politikaları sonucunda ülkelerini terk etmek durumunda kalan mültecilere karşı yaygın çalışmalar yürüttü. FPÖ Başkanı Kickl seçimlerde Adolf Hitlere ait olan ‘’Halkın Şansölyesi” (Volkskanzler) ünvanını kullanarak kampanya yürüttü, faşist ve ırkçı propagandayı açık bir şekilde kullanan FPÖ bu söylemleriyle faşist zihniyetini açık bir şekilde ortaya koydu. Seçim sürecinde Avusturya Kalesi inşa etme, mültecilerin geri gönderilmesi politikalarını iktidarları döneminde katı bir şekilde uygulayacaklarını ve sığınma hakkını reddedecekleri propagandasını yaygın bir şekilde kullanırken, yaşanan krizi göçmenler üzerinden anti propagandaya dönüştürerek yerli kitlelerin geri duygularına hitap ederek geniş kamuoyunu maniple etmeyi başardı.
Avusturya’da göç ve kriz ve güvenlik tartışmaları toplumun genel atmosferini belirlerken ırkçı partiler bu süreci kaldıraç olarak kullanmakta ve halk kitlelerini etkileyerek kendi yörüngelerine çekebilmektedir. Irkçı ve ayrımcı politikalar FPÖ gibi aşırı sağcı partilerde tarafından yapılsa da bu, diğer burjuva partiler tarafından kabul görmekte ve süreç bu politikalar doğrultusunda domine edilmektedir. Genel seçimlerde SPÖ oylarını koruyarak üçüncü parti oldu. İktidar ortakları ÖVP ve Yeşillerde yürüttükleri neoliberal politikalar sonucu ciddi anlamda tepki alarak oy kaybı yaşadılar. Hükümetin küçük ortağı Yeşiller partisi geçmişte savundukları politikalardan tamamen uzaklaşarak sermeye ve egemen güçlerin kullanışlı bir aparatı olduklarını gösterdiler. Avusturya burjuvazisinin tüm çıkarlarını harfiyen yerine getiren Yeşiller seçimlerde ciddi bir hezimet yaşadı. Son seçimlerde %13 ün üzerindeki oyları %8,3 a düştü. Seçimleri Avusturya egemen sınıflarının bir tiyatrosu olarak okumak gerekmektedir. Önümüzdeki 5 yıl hangi kliğin emekçi yığınları sömüreceği, saldırı ve hak gasplarını uygulayacağı durumundan öteye gidemeyen seçimlerde, Avusturya egemen güçleri ırkçı FPÖ’yü başa getirme projeleri yürütmektedirler. Özellikle göçmenler ve mültecilere karşı ırkçı ve ayrımcı politikaların önümüzdeki süreçte artarak devam edeceği, yaşanan ekonomik krizin derinleşeceği ve halk kitlelerinin sokaklara inecekleri bir süreç olacaktır. Tüm anti faşist güçler sokak mücadelesine odaklanarak gelişecek saldırıları püskürtmenin çabası içerisinde olmalıdırlar.
AHM Avusturya