Kitlelerin Afyonu, Kapitalistlerin Bacasız Fabrikası :
Futbol ve Dünya Kupası
2018 FIFA Dünya Kupası, bu akşam ev sahibi Rusya ile Suudi Arabistan arasında oynanacak karşılaşmayla başlayacak.
Kapitalist- emperyalis sistemde, kitlelerin uyutulduğu ve bununla beraber her türlü ayrımcılığın üretildiği bir mekân olarak karşımıza çıkıyor statlar.
Kapitalizm kâra dayalı bir sistemdir ve kapitalistlerin bu düzen içerisinde gerçekleştirdikleri her faaliyetin temel amaç ve nedeni kâr etmektir. Kapitalistler gölgesini satamadıkları ağacı bile keserler! Kapitalizmde bilim daha fazla kâr elde edebilmek, spor şovenizm ve pasifizm yaratmak; sanat ise kitlelerin bilincini burjuva ideolojisiyle bulandırmak için kullanılmaktadır
Kapitalizmde profesyonel spor aynı zamanda muazzam bir kâr kaynağıdır! Her şeyi meta haline getirmekte sınır tanımayan kapitalist sistem sporu da metalaştırarak kendine bir pazar yaratmıştır.
Pahalı biletler, sponsorluklar, lisanslı ürünler, reklamlar, yayın gelirleri, milyon Dolarlık transferler, menajerler, komisyonlar ile karşımıza piyasacı futbol çıkıyor.
Sömürücü hakim sınıflar insanın ve insanlığın sosyal-sınıfsal kurtuluşu mücadelesini biraz daha geciktirebilmek için spor, özellikle de futbola büyük bir önem veriyor. Bu alanlara büyük yatırımlar yapıyor.
UEFA ve FİFA’nın düzenlediği organizasyonlar da endüstriyel futbol, Sermaye sınıfları Dolar milyarderlerine ait olan kulüpler aracılığıyla Spor, bir sömürü aracı olarak “maharetle” kullanmaktadır.
Güç, hırs, iktidar, en iyi olmak; futbolun erkek oyunu olduğu ve en büyük hayalin milli takımda oynamak gibi hırsa yönlendirilen, Maddî yatırımlar, pahalı transferler, açılan spor okullarında Kapitalizmin denetim toplumuna tam tamıyla uygun oyuncuların yetiştirilmektedir.
Futbol da, tüm diğer popüler profesyonel spor dalları gibi, egemenlerin kitleleri manipüle etme araçlarından biri olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Futbol, gördüğü işlev bakımından, din, okul, sanat gibi kapitalizmin burjuva ideolojisini ve politikalarını yayan bir kurum bir araç haline gelmiştir.
17. yüzyılda bugünkü futbolun başlangıcı sayılabilecek oyunlar İngiltere’de halk arasında ilk yayılmaya başladığında ve bir yüzyıl sonra hemen hemen tüm Avrupa’da işçilerin en gözde sporu haline geldiğinde, futbol, “kolektif mücadelenin ve bireysel yaratıcılığın bütünleştiği keyif verici bir oyun” olarak tanımlanıyordu.
Ancak kapitalizm, işçi sınıfının ve ezilenlerin yarattığı birçok değer gibi futbolu da çıkarlarına alet etmiştir. Futbol ve tüm diğer popüler spor dalları, kapitalizmin endüstriyel dallarından biri haline gelmiş durumdadır. Bu oyunlar artık spor olmaktan çıkmış ve burjuvazinin iktidar araçlarından biri durumuna gelmişlerdir. Mafyadan ve kirli ilişkilerden bağımsız bir futbol düşünmek mümkün değildir. Devletlerin kendi ulus milliyetçiliğini körüklediği bir araç olarakta kullanılarak, kitleler „milli „ denilen gerici burjuva çıkarlara angaje edilmektedir.
“Üretim ve geçim araçları kendiliklerinden nasıl sermaye değilse, para ve metalar da kendiliklerinden sermaye değildir. Bunların sermayeye dönüşmeleri gerekir. Ama bu dönüşümün kendisi ancak belli koşullar altında olabilir, yani birbirinden çok farklı türden iki meta sahibinin yüz yüze ve temas haline gelmesi gerekir bir yanda, başkalarına ait emek-gücünü satın alarak, ellerindeki değerler toplamını arttırmak isteğinde bulunan, para, üretim aracı ve geçim aracı sahipleri, öte yanda, kendi emek-güçlerini ve dolayısıyla emeklerini satan özgür emekçiler. …Meta pazarındaki bu kutuplaşma ile kapitalist üretimin temel koşulları sağlanmış olur.” (Karl Marx- Kapital I )
Kapitalizmin işçi sınıfıyla futbolun ilişkisini dönüştürmeye başlamasını salt bir tüketim olarak ele alamayız. Statlara gidip maç izlemek sadece bilet veya kulübün lisanslı ürünlerini satın almakla açıklanmaz. Stadyumlar aynı zamanda iktidar ilişkilerinin somut olarak yeniden ve yeniden inşa edildiği, İktidar ilişkisine meşruluk kazandıran mekânlardır.
Endüstriyel Futbol ve spor kapitalizm tarafından Kitlelerin Afyonu, Kapitalistlerin Bacasız Fabrikası olarak, kar, cinsiyet ayrımcılığı ve ırkçılık gibi işine yarayan sonuçlarla sistemini sürdürmede kolaylık sağlamaktadır.
Kapitalist- emperyalist sistemde spor, egemen sermaye sınıflarının ekonomik ve politik çıkarları doğrultusunda kullandığı bir araçtır. İnsanın zihinsel ve bedensel gelişimi için çok faydalı olan sportif faaliyetler günümüzde afyona dönüştürülmüştür.
Her şeyi metalaştıran kapitalist-emperyalist sistem alaşağı edilmeden hiçbir faaliyet insanın zihinsel, bedensel, manevi çıkarları doğrultusunda bir işleve kavuşamaz. Üstelik bu sömürü sisteminde spor herkesin yararlanabileceği bir faaliyet olmaktan çok uzaktır. Kapitalizm işçi sınıfı tarafından tarihin çöp sepetine atılıp, sosyalizm kurulduğunda herkes spor yapabilmek için gerekli zaman ve imkâna sahip olacak. İşte o zaman Spor, Kâr ve depolitizasyon aracı olmaktan çıkıp, insanın her yönüyle sağlıklı bir birey olmasını sağlayacak bir işleve sahip olacaktır.
14.06.2018
Emin Zafer