EFRİN’İ İŞGAL VE SOYKIRIM MEŞRU, DEMOKRASİ ADINA HER ŞEY YASAK!
Ülkemizde komprador burjuvazinin, toprak ağalarının, bankerlerin, şeyhlerin, tefeci – tüccarların, din tacirlerinin hâkim olduğu açık faşist devlet sisteminde yaşıyoruz. Her şey yasak; gülmek yasak, ağlamak yasak, öksürmek yasak, türkü söylemek yasak, Kürt olmak- azınlık olmak, hak ve hukuk istemek yasak. Sokakta yürümek yasak, balon uçurmak yasak, elinde çiçek taşımak yasak, haksızlığa, baskı, zülüm, katliam ve işgalciliğe karşı olmak yasak, Erdoğan’a yan gözle bakmak yasak, el sallamak yasak, diktatörlüğe karşı çıkmak, yasak da yasak..! Her şeyden önce insan olmak yasak. Yani anlayacağımız her şey yasak… Yasak olmayan tek şey; diktatör övmek, faşizmi övmek, katliam, zulüm, işkence ve ırkçılığı öpmek… Tek devlet, tek bayrak, tek dil, tek ırk demek yasak değil. Devletin terörünü öpmek, sokak çetelerini silahlandırmak, “İlerici, devrimci, aydınların kanlarını oluk oluk akıtacağız!” demek yasak değil. Orta Çağ karanlığında insanlığı cehaletin kucağına atmak, televizyonlarda yirmi dört saat dini fetvalar vererek kan, katliam, zulüm ve “kelle koparmak caizdir” demek yasak değil. Suudi Arabistan, Katar ve Türk devletinin ortak organizasyonuyla kurulan, eğitilen ve silahların İslami faşist çetelerin yaptığı ve yapacağı her türlü katliam, işkenceler yasak değil.
Sokaklarda direniş ve mücadele ederek kazandığımız kısmi demokratik hak ve özgürlükler birer birer bu faşist diktatörlük tarafından gasp edildi. Legal, yasal olan en “demokratik” insani talepler bile kanla, baskıyla, katliamla ve silah zoruyla bastırılmaktadır.
Devlet-i yöneten Panislamizm-Pantürkizm faşizm kendisi dışında kimseye söz, yaşam ve kendini savunma hakkı tanımıyor. İktidarı eleştiren, muhalif olan kim olursa olsun; “terörist, hain, vatan haini” gösterilmekte, görülmektedir. Faşizmin belirlediği yasalar içerisinde kurulan, kısmı demokratik hak ve özgürlükleri savunan burjuva parti ve sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, eş başkanları, üyeleri tutuklanıyor, işkence görüyor, baskı görüyor, tehdit ediliyor, yetmez öldürülüyor. Faşizme itaat etmeyen, dik duran bütün yayın basın organlar yasaklandı, kapatıldı. Yazarları, çalışanları tutuklandı. On binlerce Kürt muhalif sudan bahane ve gerekçelerle tutuklanarak zindanlara takıldı. Devrimci, komünist ve geçmişte kanı canı pahasına yürütülen mücadele sonucu kazanılan her türlü kısmı demokratik hak ve özgürlüğün yok edildiği açık faşist bir sistemde yaşıyoruz. Bunların en şoven, en ırkçı, en fanatik İslamcı kanadın diktatörlüğü olan; açık faşist diktatörlükle yönetiliyoruz. Bugün devletin Yasama, Yürütme ve Yargı’ya bu faşist güruh hâkim durumda olup, devletin bütün erklerini elinde tutmaktadır.
“Dokuz yaşındaki çocuğun ve on iki yaşında erkek çocuğun evlendirilmesi caizdir” fetvasını veren Diyanet İşleri Başkanlığına karşı çıkmak, kaldırılmasını istemek yasak. Ama çocuk istismarına, tecavüze, tacize ve kadına şiddete, sokak ortasında öldürülmesine “evet” diyeceksin. Kürt olacaksın ama Kürt kimliğin yasak olacak, azınlık milliyet ve uluslardan olacaksın; ana dilin, kültürün, gelenek-göreneklerin yok sayılacak, kimliksiz, kişiliksiz kalınacaksın. Dini inancın yok sayılacak, ibadet hanelerin olmayacak, tahrip edilecek, yakılıp- yıkılacak.
IŞiD, EL NÜSRA, ÖSO vb. taşeron faşist örgütlerini “demokrasi güçleri” göstererek Irak’ta, Suriye’de, yapılan katliamları organize edeceksin, her yönlü destek vereceksin bunun adı “terörü temizlik hareketi” olacak. Efrin’ i bu faşist çeteler desteğinde işgale girişeceksin, katliamlar yaparak kan üzerinden Kürdistan topraklarında varlık sürdüreceksin. Türkiye’de JÖH-PÖH örgütünü oluşturarak Türkiye ve Türkiye Kürdistan’ında kadın, çocuk, genç, ihtiyar demeden havadan, karadan bombalar yağdıracaksın, katledeceksin, İslami faşist ordu sürülerini ortalığa salarak kelle avcılığı yapacaksın bunun adı “demokrasi” olacak. “Allah’ın izniyle bugün öldürülen terörist sayısı üç bini bulur! “diyecek kadar gözü dönmüş bir faşist devletin başı olacaksın, yüz binlerce insanı sırf sana karşı diye sorgusuz sualsiz zindana atacaksınız, eli kanlı polisini, paramiliter katilleri, insan zehirleyen, kadınları zorla pazarlayan Osmanlı, Bozkurt ve Alperen karışığı katil sürelerinin ipini elinde tutarak ortaya salacaksın, bunun adı “fikir özgürlüğü “olacak. Ve bu serseri mafya bozuntuları devlet destekli elini kolunu sallayarak ortalıkta ölüm naraları atarak tehditler savuracak ve bu “demokrasi “olacak. IŞID, ÖSO, EL KAİDE ve daha birçok İslami faşist güruhu ülkemizde yuvalandıracak, eğitecek ,silahlandıracaksın, sisteme karşı olanlara, barış ve demokrasi isteyenlere karşı,” canlı bomba ol talimatı” verip patlayacak ve yüzlerce mazlum, masum, suçsuz insanın öldürülmesine sebep olacaksın, hiçbir şey olmamış gibi, bu faşist katliamın adına “demokrasi” diyeceksin!.
Kürt ulusunun en meşru, en doğal hakkı olan “Kendi Kaderini Kendisinin Tayin Etme Hakkı”nı kanla, katliamla bastıracaksın, faşizmi dörtnala şaha kaldıracaksın, Kürtlerin anavatanlarını işgal ve ilhak edeceksin, soykırım yapmak için en toplu katliamlar yapma yollarına başvuracaksın ve bu sana “hak ve hukuk olacak!” Bilinmeli ki Türk devleti emperyalist sermayenin bölgemizde köpek bekçiliğini, kapı kulluğunu yapmaktadır. Eceli yaklaşan köpeğin sahibinin iki dudak arasındaki söze teslim olması gibi. Faşist koalisyon devleti de öyle, Amerika’nın ve Rusya’nın iki dudağı arasında var olma, yok olma seviyesizliğine, uşaklığına düşmüş durumdadır. Sonu hüsranla biten bütün faşist diktatörler gibi densizliğin, yalancılığın, kötülüğün bu kadarına pes doğrusu. Hepimiz gördük ki, “Erdoğan Faşizmi” yalan ve hile üzerinden varlığını sürdürüyor. Kuyruğunu iki bacak arasına sokmuş daha şimdiden aldığı yenilginin telaşıyla bol keseden yalandan zafer çığırtkanlığı yapıyor. Vietnam’da Amerikan emperyalizmi nasıl yenildi ve büyük bir hüsranla uğradıysa faşist Türk devleti ‘de aynı akıbeti Kürdistan’da, Rojova’da ve Efrin ‘de yaşayacak. Amerika Vietnam’ı çok kısa zamanda en donanımlı, güçlü ordularıyla, teknolojik sıçanlarıyla havadan, karadan, denizden işgal etti. Bütün dünyaya “ zafer kazandık” mesajları verdi. Bilmedi ki, emperyalizme, faşizme, sömürgeciliğe karşı savaşan bir ulus, bir halk zafere odaklanmıştır. Özgürlük ve bağımsızlık her şeyin üstündedir. “Ya özgür vatan ya ölüm!” şiarıyla uzun süreli halk savaşıyla Amerikan emperyalizmi ve işbirlikçileri yenilgiye uğratıldı. Vietnam’ halkı komünistler önderliğinde yürütülen gerilla savaşı ve halk savaşı yoluyla sömürgeci Amerikan emperyalizmini ve müttefiklerini, yerli işbirlikçilerini mezara gömdü. Bu yenilgi dünya halklarına ilham verdi, örnek oldu. Yenilmez denilen, dünyaya hükmeden Amerikan emperyalizmi Vietnam’da yenilmiş, Halkların DİRENİŞİ karşısında ne kadar güçlü olursa olsunlar yenilmeye mahkûm bitek kâğıttan kaplan oldukları kanıtlanmıştır.
Bugün tarih tekerrür ediyor KÜRDİSTAN topraklarında. Kürdistan’ın dört parçasında emperyalist sömürgeciler, işbirlikçi faşist devletler savaş ve katliam yapıyor. Ülkelerimizin bütün zenginliklerini emperyalizme peşkeş çekiyor, başlattıkları savaşın ganimetini rant üzeri paylaşıyor, ezilen halklarımızı kanına iliğine sömürüyorlar. Onlar için, “Kürtlerin canı cehenneme,” onları ilgilendiren kendi emperyalist devletlerin çıkarları ve mali sermayenin çıkarlarıdır. Kürtler soykırıma uğrasa da umurlarında değil.” Onlar gerici, haksız savaşlar çıkarmakta, mazlum halkların dökülen kanları üzerinde palazlanıyorlar. Yalnızca son iki yılda bütün emperyalist devletler silah satımında yüzde kırk sekizlere varan üretim ve satışa sahip olmuşlar. Silah sektöründe kârlarını yüzde yüz artırarak trilyonlarca dolar kâr etmektedirler. Başta Amerika olmak üzere, Rusya ve Çin, Fransa, İngiltere ve Hollanda silah ticaretinde başı çekmektedir. Savaşları çıkaran, ülkeleri işgal ve sömürgeleştiren, halkları katleden bu savaş ağaları emperyalist devletler ve ortaklarıdır. Bilmeliyiz ki, halklarımızın bu düşmanları bizim dostumuz olamaz. Ortadoğu halklarına kan kusturan bu iblisler Kürt halkının, Türkiye halklarının dostu hiç olamazlar. Onlar faşist Türk devletinin dostları ve müttefikleridir. Ondan olacak çomarı ipinden salıp Afrin üzerine saldırttı. Amerika ve Rusya hava sahası açtı. Afrin’de katliam ve soykırımın yolunu açtılar. Türk devletinin boynundaki tasmanın bir yanı Amerika ve NATO ‘ nün elinde, diğeri Rusya’nın elindedir. Faşist TÜRK devletine yön vermekte, ipin ayarını ellerinde tutarak gerici savaşları dalaşarak sürdürmektedirler. Onları piyonların çıkarları değil kendi karları ve çıkarları ilgilendirmektedir. Bu gerçek açık ve net görülmelidir.
O nedenle faşist Türk devleti -ola ki Afrin’e girdi, işgalci faşist çeteleriyle girdi sayalım. Peki ya nasıl çıkacak! Bilinmeli ki asırlardır direnen bir ulusun yenilmesinin mümkünü yoktur. Kazanma, zafere odaklanma şansı her şeyden daha büyük. Özellikle yoktan var olan bir ulusun kırk yılı aşkın yürüttüğü gerilla savaşının yenilmesi mümkün değildir. Tıpkı Vietnam, Laos, Kamboçya’da olduğu gibi KÜRDİSTAN ‘nın dört parçasında Kürtler bağımsız Kürdistan’ı kuracak, Kendi Kaderlerini Kendileri belirleyecektir. Yenile yenile yenmeyi öğreneceğiz. Yenilgiler de olacak özgürlük ve bağımsızlık savaşında. Yenilgiler kader değildir. Yeter ki inanalım, işgalci faşist Türk devletinin çamurdan orduları Kürdistan’da yürütülen gerilla savaşı karşısında dayanamayacak, halk savaşıyla yerle bir olacaktır.
Bugün biz komünistlere düşen görev işgalci faşist Türk devletine ve onun iplerini ellerinde tutan emperyalizme karşı, başta Sömürgeci ABD ve Rus emperyalizmine karşı Kürdistan’ın bağımsızlığını, özgürlüğünü yaratmak isteyen KÜRT ulusuyla birlikte olmak, ortak düşmanlarımıza karşı dişe diş mücadeleye her alanda katılmak, sahiplenmek olmalıdır. Bugün Kürdistan’ın bütün parçalarında yürütülen Bağımsızlık Savaşı ve Kendi Kaderini Kendinin Tayin Etmesi haklıdır, meşrudur, gereklidir. Bu anlamda biz bu haklı mücadeleyi mücadelemiz olarak görmekteyiz. Bu savaşta işgalci faşizme karşı, sömürgeci emperyalizme karşı yürütülen mücadeleyi mücadelemiz, haklı ve meşru savaşı savaşımız olarak görüyoruz. İşgalci faşist Türk devletine karşı zafer kazanmanın tek yolu devrimin dostlarını, düşmanlarını doğru tanımlamak ve öz gücümüze güvenmektir. Tarihimiz bu gerçeğe defalarca tanık olmuştur. Kürdistan’ın dört parçasında da tanık olacağız. Kürt ulusuna ve Kürt ulusal kurtuluş direnişine karşı, bütün ırkçı, tekçi, şoven söylemleri ret edelim. Bugün Kürt ulusunun her şeyden çok bize ihtiyacı var. Yürütülen işgalci gerici savaşı bertaraf etmenin, yenilgi tattırmanın tek yolu Kürt ulusuna sahip çıkmaktan geçiyor. En zor koşullarda yalnız bırakılan Kürtlerin yarın iyi günde size ihtiyacı yoktur. Bu böyle biline.
Hasan Aksu
14.03.2018